Bismillahirrahmanirrahim
Soru-455:
2 Temmuzda Sivas’ta Alevilerin katledilmesi,
Maraş-Çorum’da Alevilere yönelik baskılar ve
baskınlar düzenlenmesi. Bunları yapan ise
Türkiye’deki aşırı dindar (kendilerine böyle
diyorlar) çünkü dinle biraz bağlı olsa insanları
öldürmez.. Bu kitle yapmıştır ve bu olaylar
yapılırken şialar ne tür bir kitlesel tepki
vermişlerdir yada tepki verdiler mi? Çünkü Alevi
ile şia arasında çok az bir fark gözetiyorum ben.
Ve gelecekte Alevi-Şia ilişkisi nasıl olacak?
Çünkü gazetede okuyoruz İran Alevilere Cem evi
yaptırmak için maddi yardımda bulunuyormuş.
1) Alevilerin perşembe günleri cem
evindeki ibadetlerine şiaların bakış açısı nedir?
2) Hacı Bektaş, Pir Sultan Abdal..
gibi Alevi önderlerine bakış açısı ne?
SORULARIMI CEVAPLARSANIZ ÇOK MEMNUN
OLURUM, ŞİMDİDEN ALLAH RAZI OLSUN.
Cevap-455:
Muhterem kardeşim, İslam ve müslümanların yeminli
düşmanları bize darbe vurmak için her zaman pusuda
beklemektedirler. Ve hedeflerine ulaşmak için
muhtelif şeytani palanlar uygulamaktadırlar.
Bunlardan birisi de müslümanları birbirine
düşürüp, çevirdikleri dolaplarla kendi
planladıkları oyunları piyonları eliyle sahneleyip
müslümanlardan bir grup yapmış gibi göstererek
aralarında fitne ateşini körüklemektir. Tarihte ve
günümüzde bunun örneklerine az rastlamadık. Bugün
Irak'ta sergilenenler artık bunu açık bir şekilde
göstermektedir. Onun için her zaman uyanık olup,
zalim ve kâfirlerin oyunlarına gelmemek her
müslümanın başlıca görevlerindendir. Sivas'ta
cereyan yaşanan o meşum ve elim facianın da bu
oyunların bir parçası olduğu, artık akıllı her kes
tarafından bilinmektedir. Her halükarda o olayın
bir cinayet olduğunu ve hiç bir unvan altında
savunulmasının mümkün olmadığını bilmek gerekir.
Biz dediğimiz gibi bunun bir oyun olduğu
düşüncesindeyiz. Ama faraza birileri bunu (hâşâ)
İslam adına yapmış olsalar dahi, en büyük kötülüğü
İslam'a yapmış sayılırlar. Bugün ELKAİDE isimli
canilerin Irak'ta genelde bütün müslümanlara ve
özelde Ehlibeyt dostlarına yaptıkları gibi...
İkinci sorunuza
gelince biz Alevi kardeşlerimiz arasında uygulanan
bir takım merasimlerin sakıncasız olduğunu kabul
etmekle birlikte bunların birer kültürel olgu
olduğu düşüncesindeyiz. Ancak her zaman
söylediğimiz gibi, din ve inanç adına yapılan her
hareketin mutlaka kesin ve belgeli delillere
dayanması gerektiği düşüncesindeyiz. Madem
Resulullah'tan sonra Ehlibeyt'i kendimize örnek ve
önder edinmişiz, o halde düşünce ve amellerimizi
de istisnasız onların doğrularına göre
şekillendirme mecburiyetimiz vardır. Her kim ne
söylerse, Ehlibeyt'ten buna sağlam, belgeli ve
kaynaklı delil göstermesi icab eder. Yoksa bilgi
ve belge çağında ezberden ve delilsiz iddialarla
kimseyi ikna etmek mümkün değildir.
Üçüncü sorunuza
gelince,
Hacı Bektaş-ı Veli hakkında çok detaylı bilgimiz
yoktur. Ancak Ehlibeyt evlatlarından olduğu
söyleniyor ve biz de hüsn-i zan edip inşaallah
öyledir ve öyle olursa, mutlaka yolu Ehlibeyt’in
yoludur diyoruz. Onu detaylı tanısak da tanımasak
da, biz onda takılıp kalma yerine bizzat
Ehlibeyt'i ölçü alırız. Zaten Ehlibeyt'e inanan
her kes, herhangi bir şahsiyeti Ehlibeyt'e uyduğu
ve onlarla benzeştiği ölçüde kabul eder.
Ehlibeyt'ten uzak olanlara, biz de uzağız. İster
Alevi, ister Şii, ister Sünni bütün tarihi
şahsiyetler hakkındaki genel bakış açımız budur ve
böyle olması gerektiği düşüncesindeyiz.
Pir Sultan hakkındaki bilgiler daha
nettir ve elde olan bilgiler, onun sadık bir
Ehlibeyt dostu, aşığı ve izleyicisi olduğunu
gösteriyor. Özellikle şiirlerinde Ehlibeyt
mektebinin izlerine sıkça rastlamaktayız. Rabbim
bütün Ehlibeyt âşıklarını Ehlibeyt'le haşretsin ve
bizi Ehlibeytin yolundan ayırmasın.
|