Bismillahirrahmanirrahim
Soru 431:
Sünni kardeşlerimizden bazıları Tevbe, 40. ayeti,
Halife Ebubekir'e üstünlük vesilesi olarak
göstermeğe çalışıyorlar. Ayetin tefsirini
yaparsanız sevinirim. Allah razı olsun.
Cevap 431:
Muhterem kardeşim, Ehl-i Sünnet'in bu ayetle
Ebubekir'in faziletini ispat etmeleri, ayetteki üç
kavrama dayanıyor. Bunlardan birsisi "ikinin
ikincisi" kelimesidir. Diğeri "sahib-arkadaş"
kelimesidir. Bir diğeri ise "Allah ona sükûnet
indirdi" cümlesidir. Oysaki bunların hiç birisi
fazileti ifade etmez.
Zira evvela ikinin ikincisinden
maksat Resulullah'tır. Kısacası bu kelime mağarada
sadece iki kişinin bulunduğunu vurgulamak içindir.
Bunda fazileti ifade edecek şey ne olabilir ki?
İkinci hususa gelince
"sahip-arkadaş" kelimesi de fazileti ifade eden
bir şey değil. Bu kelimenin manası insanla
birlikte olan kişiyi ifade için kullanılır, ister
iyi olsun isterse kötü. Kur'an'da da bu kelime hem
iyi kimse için kullanılmış, hem de kötü ve kafir
için. Örneğin Kehf suresinin 37. ayetinde iki
şahıstan bahsediyor ki bunlarda birisi mu'min ve
mavhhid idi, diğeri kafir.
"Bunun üzerine kendisiyle münakaşa
eden (mu'min) sahibi-arkadaşı da ona şöyle dedi:
"Seni topraktan, sonra seni bir damla sudan
yaratan, daha sonra da seni insan haline getireni
mi inkar ediyorsun?"
Görüldüğü gibi "sahib" kelimesi bu
ayette mu'min için kullanılmıştır.
Yusuf suresinin 39. ayetinde ise
bu kelime kafir için kullanılmıştır. Kur'an Hz.
Yusuf'un zindandayken yanındaki iki kafir
arkadaşına tebliğini şöyle anlatıyor:
"Ey benim zindan arkadaşlarım!
Ayrı ayrı birçok tanrılar mı daha hayırlı, yoksa
her şeye hakim ve galip olan bir tek Allah mı?"
Evet, bu ayette zindan
arkadaşlarına hitap ederken sahib (arkadaş) tabiri
kullanıyor. Demek ki bu kelime başlı başına övgüyü
ifade eden bir kelime değildir.
Üçüncü hususa gelince, Ehl-i
Sünnet "Allah ona sükûnet indirdi"
cümlesindeki "ona" zamirini Ebubekir'e iade
ediyorlar Yani Allah Ebubekir'e sukûnet indirdi;
zira Peygamber'in sükûnete ihtiyacı yoktu
diyorlar. Ama Ehlibeyt mektebinin müfessirleri
bunun doğru olmadığını söylüyor ve Allah sükûneti
Resulullah'a indirmiştir diyorlar. Zira evvela bir
sonraki cümlede yer alan zamire dikkat
edildiğinde, bir önceki zamirin de Resulullah'a
ait olduğu açık bir şekilde görülür. Biz iki
cümleyi bir arada verip kararı sizin hür
vicdanınıza bırakıyoruz: "Allah onun kalbine
sükûnet indirdi ve onu görmediğiniz bir orduyla
destekledi."
Gerçi bazıları inad ve taassubu
öylesine ileri götürmüşlerdir ki "onu
görmediğiniz bir orduyla destekledi"
cümlesinin de Ebubekir'e ait olduğunu söyleme
cüretinde bulunmuşlardır. Yani Allah-u Teala,
Resulü'nü bırakmış, Ebubekir'i görünmeyen bir
orduyla destekliyor!!! Oysa önceki ve sonraki
ayetlerin hepsinde Allah-u Teala'nın Resulü'ne
olan manevi lütuf ve imdatlarından bahsetmektedir.
Ama taassup en açık şeyleri dahi görmeye engeldir
maalesef…
Saniyen eğer Resululullah'a
sukûnet indiği sözü doğru olmasaydı, bunu Allah
başka ayette zikretmezdi. Allah-u Teala Kur'an'ın
iki yerinde Resulullah'a da sukûnet indirdiğinden
bahsediyor. Bunlardan birisi yine Tevbe suresinde
bulunan şu ayettir:
"Sonra Allah, Resulü'nün üzerine
ve mu'minlerin üzerine sükûnetini (kalplere huzur
veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz
ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri
azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur."
(Tevbe, 26)
Diğeri ise Fetih suresindedir:
"O zaman inkâr edenler, kalplerine
taassubu, cahiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi.
Allah da elçisine ve müminlere
sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü
üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve
ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir."
(Fetih, 26)
Esasen sükûnetin sadece hüzün ve
keder anlarına ait olduğunu düşünmek yanlıştır.
Zira yukarıda bahsedilen iki ayette hiçbir şekilde
Resulullah'ın hüzünlü ve kederli olduğundan
bahsedilmediği halde ona sükûnet indirildiğinden
bahsediyor. Zira her türlü zor ve meşakkatli durum
için geçerlidir. Allah Resulü de o anda zor ve
meşakkatli bir durumda olduğu için Allah-u Teala
birçok yerde Resulü'ne manevi destek verdiği gibi
burada da onun mübarek kalbine sükûnet ve huzur
indirmiştir.
|