Bismillahirrahmanirrahim
Soru
356:
Hocam bir soru da ben sormak istiyorum. Değerli
hocam, oruçta sefer meselesini açıklar mısınız?
Bakara 182. ayetin kastı nedir? Sünniler bakara
182. ayetin sonunu dayanak oruç tutulabilir, hatta
tutmak daha iyidir diyorlar. Bu konuda açıklama
yapar mısınız?
Cevap:
Muhterem kardeşim, ayetin sonundaki "Oruç
tutarsanız sizin için daha hayırlıdır" tercümesi
bizce yanlıştır. Doğrusu "Oruç tutarsanız sizin
için hayırlıdır" tercümesidir. Yani bu cümle
seferde oruç tutmaya yönelik değil, oruç tutmanın
aslıyla ilgilidir. Yani oruç tutma Allah
tarafından hikmetsiz bir zorlama hüküm değildir.
Orucu tutmayla Allah'a da kazandıracağınız bir şey
yoktur. Bunun hayrı ve faydası sadece kendinize
ulaşacaktır. Bu, orucu bilinçli ve şevkle tutmaya
yönelik ilahi bir teşvik ve açıklamadır.
Aksi takdirde Resulullah'ın hem
Sünni ve hem de Şii kaynaklarda seferde oruç
tutulmaması gerektiği, en azından iyi olmadığına
dair nakledilen hadisler anlamsız olur. Gerçi Ehli
Sünnet kaynaklarında farklı rivayetler de
nakledilmiştir. Ancak bunlar birbiriyle çok
çelişkilidir. Bazısında Allah Resulünün sefere
çıkarken orucu Müslümanlarla birlikte açtığını,
bazısında tutmanın iyi olduğunu, bazısında
tutmamanın iyi olduğunu, bazısında da tercihsiz
bıraktığını söylüyor. Dolayısıyla da Sünni
fakihler de bu farklı rivayetlere dayanarak farklı
farklı fetvalar vermişlerdir. Biz Ehlibeyt
takipçileri, Ehlibeytten nakledilen hadislerin
yanına Sünni kaynaklarda onları teyid eden
hadisleri koyarak, onlardan da evvel ayetin açık
muhtevasını dikkate alarak, oruç tutulmamsı
emrinin bir ruhsat değil, azimet olduğu
kanaatindeyiz.
Burada bunlardan sadece birkaç
tanesini verip geçmek istiyoruz:
Örneğin İbn-i Rüşd (Ehl-i sünnet fakihlerinden)
“Bidayet’ül-Müctehid” kitabında İbn-i Abbas’tan şu
hadisi nakletmektedir:
“Hiç şüphesiz Resulullah (s.a.a) Fetih yılı Mekke’ye
doğru yola çıktığında Ramazan ayıydı. Resulullah
(s.a.a) Kedid denilen yere kadar oruçlu hareket
etti; ama oraya vardığında Müslümanlarla birlikte
iftar etti.” (Bidayet’ül-Müctehid, c.1, s.295)
el-Kâfi'de İmam Zeynelabidin'in (a.s) şöyle
dediği rivayet edilir: "Yolculuk ve
hastalık zamanlarındaki oruca gelince,
Ehlisünnet bu hususta ihtilaf etmiştir.
Bazıları, 'bu durumda olan bir kimse oruç
tutmalıdır.' derken, bazıları da
'tutmaması gerekir.' demişlerdir. Bazısı
ise; 'Dilerse tutar, dilerse tutmaz.'
şeklinde görüş belirtmiştir. Bizim
görüşümüz ise şöyledir: Her iki durumda da
iftar etmek zorundadır. Eğer bir kimse
yolculuk esnasında veya hastalık
durumunda oruç tutarsa, onun bu oruçları
kaza etmesi zorunludur. Çünkü yüce Allah,
'Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa
tutmadığı günler sayısınca diğer
günlerde tutsun.' buyurmuştur."
(el-Kâfi, c.4, s.86)
Bu açıklamayı Tefsir'ul-Ayyâşî'nin yazarı da
rivayet etmiştir.
Tefsir'ul-Ayyâşî'de "Sizden kim bu aya şahit olursa
onu tutsun." ayeti ile ilgili olarak İmam
Muhammed Bakır'ın (a.s) şöyle dediği rivayet
edilir: "Akledenler için ne kadar açık bir
ifade! Kim ramazan ayına şahit olursa oruç
tutsun, kim de bu ayda yolculuğa çıkarsa
orucunu açsın." (Tefsir'ul-Ayyâşî, c.1, s.81)
Hasta ve yolcunun iftar
etmesi gerektiğine ilişkin olarak Ehlibeyt
İmamları'ndan birçok açıklama rivayet
edilmiştir. Arzu edenler
Vesail'uş-Şia, c.7, s.123, 154’e bakablirler.
|