KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Soru ve Cevaplar                                                                                                           Soru ve Cevaplar

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                         Başlangıç Sayfası Yapın
 

Bismillahirrahmanirrahim

 Soru-183: Kutuplarda yaşayan bir kimse, uzun gece ve gündüzlerde, ki her birinin süresi bazen altı ayı bulmaktadır, namaz kılmak isteyen veya oruç tutmak isteyen kimse nasıl amel edecek.

 

Cevap-183: Önce şunu belirtmeliyiz ki bu konu, sadece o kimseler için sorun oluşturmaktadır ki o bölgelerdeki uzun gece ve gündüzlerin bütün özelliklerinden haberdar değil veya o özelliklere dikkat etmemektedirler. Oysa dikkat edildiğinde, bunun hiç de öyle çözümlenmeyecek bir sorun olmadığı açıkça görülür.

Kutup bölgesi dediğimiz bu bölgelerde, bu uzun gece ve gündüzlerde  güneş, 24 saat içerisinde bir defa ufuğun çevresini dolaşmaktadır. Bu dolaşma sırasında güneşin hareketi her zaman aynı değildir. Yani bu 24 saatin bir kısmında güneş yükselerek hareket etmekte, bir kısmını ise aşağıya inerek. Buna göre havanın da aydınlığı azalıp çoğalmaktadır. Bu trend her 24 saat içinde tekrarlanmaktadır. Bu bölgelerde güneşin ufuğun etrafındaki hareketinden alınan uydu fotoğrafları, bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim o bölgelerde yaşayan insanlar, güneş tamamen yükseldiğinde, o saatleri gündüz olarak algılayıp çalışmaya ve faaliyete geçiyorlar. Tamamen alçalıp ufuğa yaklaştığında ise o saatleri gece olarak algılayıp istirahata çekiliyorlar.

Öte yandan, aynı saatlerde, yani güneşin tamamen alçaldığı saatlerde, aynı meridyen üzerinde bulunan normal  bölgelerde gece vakti yaşanmaktadır. Tam olarak yükseldiğinde ise gündüz saatleri yaşanmaktadır.

Böylece o bölgelerde gece ve gündüzü teşhis etmek oldukça kolaylaşmaktadır. Eğer bir göstergeyi güneşe tam dikey olarak dikersek, gölge en son noktaya kadar kısaldığında öğle vaktidir, en yüksek noktaya kadar uzadığında ise gece yarısıdır. Böylece öğle ve gece yarısını kolaylıkla tespit edebiliriz.

Şimdi eğer aynı meridyen üzerinde bulunan normal bölgelerdeki gece ve gündüz saatlerini tespit edersek, mesela yazın başında bu bölgelerde gece 14 saat ve gündüz de 10 saat olursa, kutup bölgesinde de aynı ölçüyü dikkate alarak mükelleflerin namaz ve oruç açısından görevlerini belirlemiş oluruz. Böylelikle kutuplarda uzun gündüzlerin yaşandığı zamanlarda, namaz ve oruç açısından vazifenin ne olduğu açıklık kazanmış oldu.

Uzun gecelerin yaşandığı zamanlara gelince, bu zamanlarda da önceden de belirttiğimiz gibi 24 saatin hepsinde, havadaki aydınlık ve karanlık aynı şekilde devam etmez; yani bazen tam karanlık, bazen ise kısmî bir aydınlık hali yaşanır. Zira güneş ufuğa yaklaştıkça, sabahın erken saatlerindeki havaya benzer veya biraz daha karanlık sisli bir aydınlık etrafı kaplar. Güneş ufuktan uzaklaştıkça da hava daha çok kararmaya yüz tutar.[1]

İşte bu gecelerde hem yıldızların hareket şeklini ve ufuğa yakınlık ve uzaklıklarını dikkate alarak, hem de havanın değişken bir şekilde cereyan eden karanlık ve kısmî aydınlık durumlarını dikkate alarak, gece yarısı ve öğle vaktini rahatlıkla tespit edebiliriz. Bunun yanında o sıralarda aynı meridyen üzerindeki normal bölgelerde cereyan eden gece ve gündüzün süresini dikkate alarak, mükellefin namaz ve oruç hakkındaki görevini belirlememiz mümkün olur.

Son olarak bir hususa da vurgu yaprak cevabımızı noktalamak istiyoruz. O da şudur ki, bizim normal bölgelerin durumunu ölçü olarak göstermemiz, keyfi bir davranış değil, İslam fıkhında bulunan kesin bir kurala dayanmaktadır. O kural şudur: Bütün fıkhî hükümlerde, daima normal insanlar ve normal durumlar esas alınır, nadir vakalar ve istisnai durumlar değil. Örneğin denir ki eni, uzunluğu ve derinliği üç buçuk karış olan bir alan (bu büyüklükteki bir havuz gibi), su ile dolu olursa, bu su, kür sudur ve dini açıdan belli özelliklere sahiptir. Örneğin içerisine bir necaset düştüğünde, onun tadını, kokusunu ve rengini değiştirmediği müddetçe necis olmaz. Şimdi burada ölçü olarak alınan  karış, normal insanların karışıdır. Karışları normalin üzerinde uzun veya normalin üzerinde küçük olan kimseler ölçü alınamaz.

Bir başka örnek: Abdestte suratı, alnın üzerindeki saçın bittiği noktadan başlayıp çenenin üzerine kadar yıkamak eninden ise baş parmak ile orta parmağın arasında kalan miktarı yıkamak lazım. Burada da yine normal insanlar ölçüdür. Yoksa mesela elleri çok büyük olup da ta iki kulağının üzerine kadar sarkan kimseler, yada bahsettiğimiz miktarı içine almayan çok küçük eller ölçü olamaz. Aynı şekilde bir kimsenin saçı mesela alnın her tarafını kapsar veya çok aşağıdan çıkmış olursa veya başının yarısına kadar saçı olmayan kimseler yine ölçü olmaz. Bu tür kimseler normal insanların yıkadığı miktarı ölçü alıp yıkamalıdırlar. Bunun daha bir çok örnekleri vardır. İşlediğimiz konuda da durum aynıdır.                               


 


[1]- Bu durumun yaşanmasının bilimsel açıklaması şudur ki, bu uzun gece ve gündüzlerde, yer küresi kendi ekseninde dikey olarak değil, takriben 23 derece eğik olarak hareket etmektedir.   

 

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM