Bismillahirrahmanirrahim
Soru-146:
Ramazan ve Kurban
bayramlarında oruç tutmanın hükmü haramdır. Bundan hiç
şüphemiz yok. Velakin Gadir-i Hum bayramında niçin oruç
tutmanın hükmü helaldir? Bu sorumu yanıtlarsanız sevinirim.
Cevap-146:
Sorunuzun cevabı bize göre kısaca şöyledir:
1.
Bayram ve şenliği sadece maddi boyutumuz açısından
değerlendirsek oruçla bayramın bağdaşmaması düşünebiliriz.
Ancak insanın iki boyutlu bir varlık olduğunu dikkate
alınırsa şenliğinin de iki boyutlu olduğu anlaşılır; maddi
şenlik; yemek, içmek vb. helal zevklerin eşliğinde olduğu
gibi, manevi şenlik ise, doğru inanç sahibi olmak, ilim ve
maneviyat kazanmak ve Allah'a yönelmemizi sağlayan amelleri
yerine getirmekle olur. Peygamber (s.a.a.) bir yandan
dünyada kedisine sevimli olan nimetlerden söz ederken, diğer
yandan, "Beni en çok sevindiren (gözümü aydınlatan) nazmadır"
diye buyurmuştur.
Namaz
kılmak, oruç tutmak, Kur'an-i Kerim'i okumak, insana manevi
şenlik kazandıran amellerdir. Hz. Ali (a.s) da bu konuya
işaretle şöyle buyurmuştur:
"Günah işlenilmeyen her gün bayramdır."
İnsanın
şenliğinin iki boyutu olduğu içindir ki, Peygamber (s.a.a)
Ramazan ayı hakkında buyurmuştur ki "Siz bu mübarek ayda
Allah'ın ziyafetine çağrılmışsınız." Yine bir hadiste
Peygamber (s.a.a) Kur'an-i Kerim hakkında şöyle buyuruyor:
"Kur'an Allah'ın sofrasıdır."
Ve İmam
Ca'fer Sadık (a.s) "İnsan kendi yemeğine baksın"
ayetinin tefsirinde, "Yani öğrendiği ilmi, kimden öğrendiğine
baksın." diye buyurmuştur.
Bu hadisten de anlaşılacağı üzere, insanın maddi vücudunun
gıdaya ihtiyaç duyduğu gibi, ruhu da gıdaya ihtiyaç
duymaktadır.
Buna göre,
Gadir-i Hum bayramında orucun müstehap kılınışı bu günün bir
şenlik ve bayram günü olmasıyla asla çelişkisi yoktur. Bu
bayramda orucun sevap kılınışı, belki de bu bayramda ruhun
şenliğinin esas alındığı içindir. Elbette mübarek Ramazan
bayramı, bir ay oruçtan sonra geldiği ve Kurban bayramı da
özellikle hacı adaylarının yerine getirdikleri ağır ilahi
vazifelerden sonra yer aldığı için, manevi ve maddi şenlik bu
iki bayramda iç-içedir. Her halükarda ister bu bayramda oruç
tutmanın hikmetini anlayalım veya anlamayalım fark etmez.
Bizim için önemli olan Ehl-i Beyt İmamlarının Gadir Hum gününü
oruç tutmanın büyük bir sevabı olduğunu bildirmeleridir. Bu
delil olarak yeter. Çünkü Peygamber'in (s.a.a) emriyle Kur'an
ve Ehl-i Beyt'in emirlerine sarılmak her Müslüman'a,
sapıklıktan kurtulmak için kaçınılmaz bir ilahi vazifedir.
2. Şer'i
hükümleri akli mukayeseler yaparak çıkarmak oldukça sakıncalı
ve özellikle Ehl-i Beyt mektebinde kesin olarak reddedilen bir
husustur. Yani iki konunun birbirine benzerliğini bahane
ederek, bu ikisinin hükmünün aynı olduğunu söylemek -kıyas
etmek- Ehl-i Beyt imamlarınca şiddetle kınanmış ve dinin
tahribine yol açan bir yöntem olarak nitelendirilmiştir. İmam
Cafer Sadık defalarca Ebu Hanife'yi bu hususta uyarmış olduğu,
bir çok tarih kitaplarında yazılıdır. Ehl-i Beyt mektebine
göre, dini hükümler, akli mukayeseyle değil, Kur'an-ı Kerim'in
ayetleri, Peygamber ve Ehl-i Beyt İmamlarından bize ulaşan
sahih hadis ve sünnetle anlaşılır; sanı ve zanna dayanan akıl
yürütmelerle değil. Kur'an-i Kerim. "Şüphesiz zann asla
haktan hiçbir şeyde insana yetmez." diye buyurmaktadır. Bu
yüzden Bir bayramda oruç tutmak haram olurken diğer bayramda
da aynı hükmün geçerli olmasını söylemek kıyas yöntemine
dayalı bir fikirdir. Bu yöntem Ehl-i Beyt mektebine göre
geçersiz bir yöntemdir.
Konunun
açıklık kazanması için kıyas yönteminin Ehl-i Beyt mektebinde
şiddetle kınadığını gösteren bir hadise işaret edelim:
İmam Cafer
Sadık (a.s) şöyle buyurdu:
Ey Nu'man (Ebu
Hanife'nin ismi Nu'man'dır) babam, büyükbabamdan nakletmiştir
ki, Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Din işlerinde ilk kıyas
(mukayese ve benzetme) yoluna giden İblistir (Şeytan'dır).
Allah-u Teala ona: "Adem'e secde et." dedi. O ise "Ben ondan
daha üstünüm; beni ateşten ve onu topraktan yaratmışsın (yani
Şeytan ateşle toprağı birbirine mukayese ederek kendi
üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır)." dedi. Her kim dinde
kendi görüşüyle kıyas ederse Allah-u Teala onu kıyamet günü
İblisle birlikte kılar. Çünkü o, kıyasta ona (İblis'e)
uymuştur.
Meşhur
Sünni alimi Ebu Nuaym kendi senediyle nakleder ki: İmam Cafer
Sadık Ebu Hanife'den sordu ki: "Adam öldürmek mi daha büyüktür
(büyük günahtır), yoksa zina mı?" Ebu Hanife, "Adam öldürmek"
diye cevap verdi. İmam buyurdu ki, "(Öyleyse neden) Allah-u
Teala adam öldürmede (adam öldürmenin ispatında) iki şahidi
yeterli bilmiştir; ama zinada dört şahit istemiştir?" Yine
İmam Cafer Sadık sordu ki, "Namaz mı daha önemlidir, yoksa
oruç mu?" O "Namaz" diye cevap verdi. Bunun üzerine İmam şöyle
buyurdu: "Öyleyse neden kadın hayız (adet) olduğu zamandaki
orucunu kaza etmesi gerekir, ama namazını kaza etmesi gerekmez?
Yazıklar olsun sana, kıyas nasıl doğru olabilir? Allah'tan
kork ve dini kendi görüşünle kıyas etme."
3. Bazı
hadislerde yer aldığı üzere Gadir-i Hum bayramında oruç
tutmanın hikmeti Allah-u Teala'ya bugün verdiği velayet nimeti
için şükür ve hamd etmektir. Nitekim Gadir-i Hum günü Hz.
Ali'nin (a.s) velayetine inanan iki kişi birbiriyle
görüştüğünde şöyle demeleri tavsiye edilmiştir: "El-Hamdu
lillahillezi cealena minel mutemessekine bi-velayeti Ali ibn-i
Eb-i Talib." (Allah'a hamd olsun ki bizi Hz. Ali b. Talib'in
velayetine bağlı olanlardan kıldı." Bu hikmetin açıklık
kazanması için Ehl-i Beyt İmamlarından Gadir-i Hum bayramında
(Zihicce ayının 18. gününde) oruç tutmanın hikmetine işaret
eden bir hadisi naklederek sözlerimize son vermek istiyoruz:
Mufazzel
b. Ömer şöyle diyor: İmam Cafer Sadık'a (a.s) "Müslümanların
kaç bayramı vardır." diye sordum; İmam "Dört bayramı", dedi.
Ben: "İki bayramı (Kurban ve Fıtır Bayramlarını) bir de Cuma
gününü biliyorum." Dedim. İmam: "Bu bayramların en önemlisi ve
en değerlisi Zilhicce ayının 18. günüdür. Bu günde Allah'ın
Resulü (s.a.a) Emiru'l-Müminin'i insanlara açıkça önder olarak
belirledi. Ben: "Bu günde ne yapmalıyız?" dedim. İmam: "Bu
günü Allah'a şükür ve hamd olarak oruç tutmanız gerekir. (Zahiren
müekked sünnet olduğuna işarettir.) Gerçi Allah her an şükür
edilmeye layıktır. (Ancak şükrün yöntem ve şekilleri nimete
göre farklı olabilir). Tüm Peygamberler de vasilerinin
belirlendiği günü, vasilerinin oruç tutmalarını ve bayram
yapmalarını emretmişlerdir..." (Bkz. Vesailu'ş-Şia, C.10,
S.443-446)
|