Bismillahirrahmanirrahim
Soru-115:
Kur'an-ı
Kerim'in bazı ayetlerinde haram olan yiyecek-içeceklerden
bahsederken sadece, murdar eti, domuz eti, putlara kesilen
veya Allah'ın adı anılmadan kesilen etler ve şaraptan
bahsediyor; oysa biz İslam'da başka bir çok şeyin de
yenilmesinin haram olduğunu biliyoruz. Bazıları bu durumdan
istifadeyle "Bu dört şeyin dışında kalan şeyler haram
değildir; aksi takdirde onlar da Kur'an'da zikredilirdi"
demektedirler. Bu iddiayı nasıl çürütebiliriz? Kur'an'da
sadece dört şeyin zikredilmesinin sebebi ne olabilir acaba?
Cevap-115:
Ayetlerin açıklamasına geçmeden önce, konuyla ilgili başka
bir çok yerde de işimize yarayacak bir hususa açıklık
getirmemiz gerekir. O da şudur ki eğer biz bütün İlahi
hükümleri en ince ayrıntılarına kadar Kur'an'dan
öğrenebileceğimizi sanıyorsak, büyük bir yanılgı
içerisindeyiz. Zira nice hükümler vardır ki onlar üzerinde
ümmet ittifak içerisindedir. Ancak onların hiçbirisi (özellikle
teferruatla ilgili olanlar) Kur'an'da zikredilmemiştir. Bu
hükümlerin yegane kaynağı Sünnet'tir. Ancak bütün bunlardan
Resulullah'a Allah tarafından bildirilen birer vahiydir. Ne
var ki bunlar gayr-i Kur'ani vahiylerdir. Yani Resulullah'a
bildirilen vahiyler iki kısımdır; bir kısmı mucize
özelliğini taşıyan ve hem muhtevası hem de kalıpları Allah-u
Teala'ya ait olan Kur'ani vahiylerdir. Bir kısmı ise mucize
olmayan, muhtevası Allah'a, beyan etme şekli ise
Resulullah'a ait olan gayri Kur'ani vahiylerdir ki bunlara
hadis veya Resulullah'ın Sünneti diyoruz. Bunun böyle
olduğunu ispatlayan bir çok ayet ve hadis vardır ki
örneklerini geniş bir şekilde öğrenmek isteyen
kardeşlerimize Ehl-i Beyt Mesajı dergisinin 20. Sayısında "Müctehit
Peygamber" isimli makaleyi okumalarını tavsiye ediyoruz.
Hakkında soru sorulan konu da
aynı ölçülerle yorumlanması gereken bir konudur; yani
Allah-u Teala birazdan açıklayacağımız sebepten dolayı
yenmesi haram olan bazı nesnelerin haramlığını Kur'ani
vahiyle açıklamış, birçoğunun haramlığını ise gayri Kur'ani
vahiyle Resulü'ne bildirmiştir.
Kur'an'da
yenmesi haram olan sadece bazı şeylerin açıklamasına gelince,
bunun sebebi şudur ki cahiliyet zamanında Müşrikler arasında
bir çok diğer hurafi inanışlar gibi, nedensiz yere Allah'ın
helal kıldığı bir takım nimetleri, yiyecekleri kendilerine
haram kılmışlardı. Diğer taraftan gıda sıkıntısı
çektiklerinde ise Allah'ın haram kıldığı bazı şeylerden
yararlanmayı helal sayıyorlardı; murdar eti, domuz eti, kan
ve putlar adına kesilmiş kurbanlar veya Allah'ın adı
anılmadan kesilmiş hayvanlar gibi... Hatta bununla da
kalmayıp bu yanlış ve hurafe uygulamalarını Allah'a isnad
etmeğe ve bunun ilahi kitaplarda yazılı olduğunu iddia
etmeğe kalkışıyorlardı.
İşte Allah-u
Teala bu hurafe düşünce ne uygulamayı baltalamak ve onu
ortadan kaldırmak ve özellikle Müslümanların onlardan
etkilenmemelerini sağlamak için, muhtelif münasebetlerde
dört kez bu konuda ayet indirmiştir ki bunlardan iki tanesi
(En'an, 145 ve Nahl, 115) Mekke'de hicret öncesi nazil
olmuştur; iki tanesi ise (Bakara, 173 ve Maide, 3) Medine'de
hicret sonrası nazil olmuştur. İşte bu durumu dikkate
aldığımızda ayetlerin gerçek manası ortaya çıkmakta ve
sorulan soru cevabını bulmaktadır. Adeta bu ayetlerde
Allah-u Teala şöyle buyurmak istiyor: "Sizler neden
sebepsiz yere Allah'ın helal kıldığı şeyleri kendinize haram
kılıyorsunuz? Eğer gerçekten helal-haram derdiniz varsa,
asıl haram olan sizin kaçındıklarınız değil, sizin kendinize
helal sayıp çekinmeden yararlandığınız murdar eti, domuz eti,
kan ve Allah'ın adı anılmadan veya putlar adına kesilen
hayvanların etidir. Sonra yalan yere neden bunu Allah'a ve
kutsal kitaplara isnad ediyorsunuz? O kitaplarda da haram
kılınan sizin iddia ettikleriniz değil bu saydığımız
şeylerdir. İslam Peygamberi'ne de nazil olan vahiylerde
sizin haram bildiğiniz şeyler değil, asıl sizin helal
saydığınız şeyler haram kılınmıştır. Murdar eti ve... gibi.
Yukarıda adreslerini verdiğimiz ayetler yan yana
getirildiğinde ve ayetlerin nüzul sebepleri dikkate
alındığında bu gerçeği açıkça anlayabiliriz.
İşte buradan
anlıyoruz ki bu ayetlerde asıl amaç, bütün haramların
açıklanması değil, müşriklerin helal yiyecekler yerine
yaygın bir şekilde yararlandıkları bazı haramların
açıklanmasıdır. Bunu ilmi bir ıstılahla açıklamak istersek,
bu ayetlerdeki hasrdan (sınırlamadan) maksat, hakiki bir
hasr ve sınırlama değil, izafi ve nisbi bir sınırlamadır.
Yani Müşriklerin içerisinde yaygın olan ve helal sayılan
haramlara yönelik bir açıklamadır sadece. İzafi ve nisbi
hasrı (sınırlamayı) şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:
Diyelim ki birisi size "Hasan ve Hüseyin, ikisi de sana
geldiler mi?" diye soruyor. Siz de "Hayır, sadece Hasan
geldi" diyorsunuz. Şimdi sizin bu cevabınız, onun sorusuna
yöneliktir. Bu cevaptan maksat Hasan'ın dışında kimsenin
gelmediği değildir. Hasan'ın dışında başkaları da gelmiş
olabilir. Ancak soru soran kimseyi onların gelip gelmediği
ilgilendirmemektedir. Onun maksadı sadece Hasan ve
Hüseyin'den hangisinin gelip gelmediğidir. Siz de "Hayır,
sadece Hasan geldi" diyerek onun merakını gidermiş
oluyorsunuz. Bu ayetlerde de böyle bir durum söz konusudur.
İnşaallah bu
kısa açıklamayla sorunuz cevabını bulmuş ve merakınız
giderilmiştir. Vesselam aleykum...