Peygamberimizin evlilikleri ile
ilgili başka bir ilmÎ araştırma
İslâm'a yönelik itirazlardan biri de
Peygamberimizin (s.a.a) evlilikleridir. Diyorlar ki, çok
evlilik zaten başlı başına bir cinsel düşkünlük, şehvet iç
güdüsüne boyun eğmek anlamına gelirken Peygamber, ümmeti için
yasallaştırdığı dört kadınla yetinmeyerek kendisi için bu
sayıyı dokuza çıkardı.
Bu mesele Kur'an'daki değişik çok sayıda
ayetle bağlantılıdır. Bu yüzden meseleyi her yönü ile
incelemek için ilgili ayeti ele alınca uzun açıklama yapmak
gerekir. Bundan dolayı ayrıntılı açıklamayı uygun olan yerine
bıraktık. Şimdilik meseleye özet olarak değineceğiz.
Şöyle diyoruz: Bu itirazı ileri
sürenlerin şu gerçeği göz önüne almaları gerekir:
Peygamberimizin çok sayıda kadınla evlenmesi, sandıkları gibi
basit bir mesele değildir. (Ki Peygamber kadınlara aşırı
derecede düşkün olduğu için eşlerinin sayısını dokuza çıkardı.)
Tersine hayatı boyunca seçtiği her eşi için özel bir tercih
gerekçesi vardır. Peygamberimiz (s.a.a) ilk evliliğini Hz.
Hatice ile (Allah ondan razı olsun) yaptı. Yirmi küsur yıl
boyunca sadece onunla evli kaldı. (Bu süre onun evlendikten
sonraki ömrünün üçte ikisidir.) Bu sürenin on üç yılı
Peygamber oluşundan sonra ve Mekke'ye hicret etmeden önceki
döneme rastlar. Sonra Medine'ye hicret etti ve mesajını
yaymaya, dini yüceltmeye başladı. Diğer evliliklerini bundan
sonra yaptı. Evlendiği kadınların kimi bakire, kimi dul, kimi
genç, kimi yaşlı, kimi koca-karı idi. Ömrünün on yıla yakın
bölümü böyle geçti. Sonra nikâhı altındakiler dışında başka
bir kadınla evlenmesi yasaklandı.
Bilinen bir şeydir ki, bu özellikleri
taşıyan bir davranış biçimini; basit bir kadın sevgisi ile,
kadın düşkünlüğü ile, aşırı cinsel oburlukla açıklayıp
gerekçelendirmek mümkün değildir. Bu sürecin başı ve sonu
böyle bir gerekçeye ters düşer.
Üstelik, insanlara yönelik
gözlemlerimizden şüphesiz olarak biliyoruz ki kadın düşkünü,
kadın sevgisine meftun ve onlarla buluşmaya can atan erkek,
kadının güzeline, alımlısına, çekicisine, gencine tutkun olur.
Bu özellikler de Peygamberimizin (s.a.a) bu konudaki
uygulamaları ile uyuşmaz. Peygamberimiz bakireden sonra dul
kadınla, genç kadından sonra yaşlı kadınla evlilik yaptı.
Meselâ yaşlı bir kadın olan Ümmü Seleme ile evlendi. Yine
Zeyneb bint-i Cahş ile evlendiğinde Zeyneb'in yaşı elliyi
geçkindi. Bu evlilikleri Ayşe ve Ümmü Habibe gibilerle
evlendikten sonra yaptı. İşte durum budur.
Ayrıca eşlerine şöyle dedi: "Eğer dünyayı
ve dünya güzelliğini istiyorsanız mehirlerinizi vererek size
güzellikle yol veririm, yani sizi boşarım. Eğer Allah'ı,
Peygamberi ve ahireti tercih ediyorsanız dünyadan uzak durur;
süslenmeye güzelleşmeye yanaşmazsınız." Onun eşlerine yönelik
bu sözlerini Kur'an'dan öğreniyoruz:
"Ey
Peygamber, eşlerine söyle: Eğer dünya hayatını ve süslerini
istiyorsanız, gelin size boşanma bedelinizi vereyim ve
güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı, Peygamberi ve ahiret
yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah içinizden iyi işler
yapanlara büyük mükâfat hazırlamıştır."
(Ahzâb, 28-29) Görüldüğü
gibi bu tavır da kadın güzelliğine düşkün, onlarla buluşmak
için can atan bir erkeğin durumunu yansıtmıyor.
O zaman bu meseleyi derinliğine inceleyen
insaflı bir araştırmacıya bir tek şey kalıyor. O da
Peygamberimizin bisetinin başlangıcından sonuna kadar ki bütün
evliliklerini şehvetperestlik, kadın düşkünlüğü ve zevk arama
dışında başka faktörlere bağlamaktır.
Peygamberimiz (s.a.a) bu eşlerinden
bazıları ile güç kazanmak, destek ve taraftar edinmek için
evlendi. Bazıları ile kalpleri kazanmak ve kötülüklerden
korunmak için evlendi. Bazı evliliklerini evlendiği kadınların
bakımlarını üstlenmek, geçimlerini sağlamak, dulların ve
güçsüzlerin yoksulluktan ve perişanlıktan korunmasına müminler
arasında çığır açmak için yaptı. Bazı evliliklerini şeriatın
bir hükmünü vurgulamak, onu fiilen uygulamak, böylece yanlış
bir geleneği kırmak, insanlar arasında yaygın olan batıl
bidatları yıkmak için yaptı. Nitekim Zeyneb bint-i Cahş ile
olan evliliği böyle bir olaydı. Zeyneb, Zeyd b. Harise'nin eşi
idi. Zeyd onu boşadı. Zeyd, Peygamberimizin evlatlığı idi.
Araplar, evlatlığın eşini öz evladın eşi gibi kabul ediyor ve
baba onunla evlenemezdi. Peygamberimiz bu kanaatin aslı
olmadığını göstermek için Zeyneb ile evlendi ve arkasından
hakkında birtakım ayetler indi.
Peygamberimiz Hz. Hatice'nin ölümünden
sonra ilk önce Sevda b. Zem'a ile evlendi. Eşi ikinci
Habeşistan hicretinden sonra ölmüştü. Sevda, mümin bir muhacir
idi. Eğer ailesinin yanına dönseydi, birçok mümin erkek ve
kadına yaptıkları gibi hemşehrileri ona da işkence yapar,
öldürürler ve dininden döndürüp tekrar kâfir yaparlardı.
Peygamberimiz, bir evliliğini de kocası
Abdullah b. Cahş'ın Uhud-'da öldürülmesinden sonra Zeyneb
bint-i Huzeyme ile yaptı. Zeyneb cahiliye döneminin erdemli
hanımlarından biri idi. Fakirlere, yoksullara çok yardımlar
yaptığı ve onlara şefkatle davrandığı için "yoksulların anası"
lakabı ile anılıyordu. Peygamberimiz onunla evlenmekle
itibarını korudu.
Peygamberimiz, bir evliliğini de Ümmü
Seleme ile yapmıştı. Adı Hind idi. Daha önce Peygamberimizin
teyzesinin oğlu ve süt kardeşi Abdullah Ebu Seleme'nin eşi idi.
Abdullah, ilk Habeşistan muhacirlerindendi. Ümmü Seleme dindar,
faziletli bir hanımdı. Dindarlığı yanında isabetli görüşlü idi.
Kocası öldüğünde yaşlı idi, başında yetimler vardı. Bu yüzden
Peygamberimiz (s.a.a) onunla evlendi.
Peygamberimiz, bir evliliğini de Safiye
bint-i Huyeyy b. Ahtab ile yaptı. Safiye'nin eşi "Beni Nadır"
kabilesinin reisi idi. Kocası Hayber Savaşında öldü. Babası da
"Beni Kurayza" kabilesi ile yapılan savaşta öldürülmüştü.
Safiye Hayber'de alınan esirler arasında idi. Peygamberimiz
onu seçip azat etti ve kendisi ile evlendi. Böylece onu
perişanlıktan ve zilletten kurtardı. Bu evlilikle Peygamber
Yahudilerle akrabalık bağı kurdu [ve Müslümanlar ile Yahudiler
arasındaki ilişkilerin iyileşmesini sağladı].
Peygamberimiz, bir evliliğini de
Cuveyriye ile yaptı. Asıl adı Burre idi ve Mustalak
oğullarının büyüğü olan Haris'in kızı idi. Bu evlilik Mustalak
oğulları ile yapılan savaştan sonra oldu. Müslümanlar bu
kabilenin iki yüz ailesini kadınları ve çocukları ile birlikte
esir almışlardı. Peygamberimiz Cuveyriye ile evlenince
Müslümanlar "Bunlar Peygamberimizin hısımlarıdırlar, onları
esir tutmak yakışmaz" diyerek hepsini azat ettiler. Bunun
üzerine bütün Mustalak kabilesi iman ederek Müslümanlara
katıldı. Büyük bir kitle oluşturuyorlardı. Müslüman olmaları
diğer Araplar üzerinde olumlu bir etki bırakmıştı.
Peygamberimizin bir başka evliliği de
Meymune ile idi. Asıl adı Burre idi. Haris-i Hilaliye'nin kızı
idi. İkinci kocası Ebu Ruhm b. Abduluzza'nın ölümü üzerine
kendini cariye olarak Peygamberimize (s.a.a) adadı.
Peygamberimiz ise ona nikâhlama teklifi yaparak kendisi ile
evlendi ve bu hususta ayet indi.
Peygamberimiz, bir başka evliliğini de
Ümmü Habibe ile yaptı. İsmi Ramle idi ve Ebu Süfyan'ın kızı ve
Ubeydullah b. Cahş'ın eşi idi. İkinci Habeşistan hicretinde
eşi kendisi ile birlikte hicret etti. Fakat orada Hıristiyan
oldu. Ama babası Ebu Süfyan'ın İslâm'a karşı asker topladığı o
günlerde kendisi İslâm'a bağlılığını devam ettirdi.
Peygamberimiz (s.a.a) onunla evlenerek onu koruma altına aldı.
Peygamberimiz bir başka evliliğini
Ömer'in kızı Hafsa ile yaptı. Eşi Huneys b. Hazzaka Bedir
Savaşında öldüğü için dul kalmıştı. Peygamberimiz bir başka
evliliğini de Ebu Bekir'in kızı Ayşe ile yapmıştı. Ayşe bakire
idi.
Bu özellikleri bu konunun başında ömrünün
başlangıcı ve sonuna ilişkin söylediklerimizle birlikte göz
önüne alalım. Ayrıca zahitliğini, süsten uzak duruşunu ve
eşlerini de böyle olmaya teşvik edişini düşünelim. O zaman
yaptığı evliliklerin diğer insanların evlilikleri gibi
olmadığını kesinlikle anlarız.
Bunlara bir de kadınlara yönelik iyi
davranışlarını, cahiliye çağlarının, ilkellik yüzyıllarının
ortadan kaldırdığı haklarını ve kaybettirdiği sosyal haklarını
yeniden ihya etmesini eklemek gerekir. Öyle ki, rivayete göre
son sözü kadınları erkeklere tavsiye etmek oldu. Şöyle buyurdu:
"Namaz, namaz. Elinizin altındaki kölelerinize, güçlerinin
yetmeyeceği işler yüklemeyin. Kadınlar hakkında Allah'tan
korkun. Onlar sizin elinize düşmüş zavallılardır."
(Sire-i Halebi, c.3, s.473)
Eşleri arasında adil davranmak, onlarla
iyi geçinmek, gönüllerini hoş tutmak ona mahsus
davranışlardandı. (Bu konuda inşallah ilerdeki incelemelerde
bazı örnekler dile getirilecektir.) Dörtten çok kadınla
evlenebilmek, tıpkı kesintisiz ve iftarsız bir kaç gün arka
arkaya oruç tutmak gibi ona mahsus bir hükümdür ve ümmete
yasak edilmiştir. İşte bu özellikler ve onların insanlar
tarafından açıkça görülmeleri, aleyhinde kampanya yürütmek
için sürekli fırsat kollayan düşmanlarını bu mesele yüzünden
kendisine karşı çıkmaktan alıkoydu.
|