|
3- HUKUK RİSALESİ DİYE MEŞHUR OLAN MEKTUBU
Allah sana rahmet etsin; bil ki Allah-u Teâla'nın senin her
hareketinde, duruşunda, gittiğin yerde, azaları hareket
ettirmende ve kullandığın aletlerde seni kuşatmış hakları
vardır. Bu haklardan bazıları bazılarından daha büyüktür.
Allah'ın sana farz kıldığı, bütün hakların esası ve diğer
hakların da kaynaklandığı en büyük hak O'nun kendi hakkıdır.
Sonra Allah-u Teâla, başından ayağına kadar çeşitli azaların
için senin üzerinde hak belirlemiştir; gözün, kulağın, dilin,
elin, ayağın, karnın ve fercin için sana bazı haklar farz
kılmıştır. İşte bütün işler, yedi tane olan bu uzuvlarla
yapılmaktadır.
Yine Allah (Azze ve Celle) namazın, orucun, sadakan, kurbanın
ve diğer bütün amellerin için sana bazı haklar farz kılmıştır.
Daha sonra sıra, başkalarının senin üzerinde farz olan
haklarına gelmektedir. Bütün haklardan daha çok senin üzerine
farz olan hak, önderlerinin, sonra raiyyetinin (emrin altında
olanların) ve daha sonra da akrabalarının haklarıdır. İşte bu
hakların her birinden de diğer haklar ayrılmaktadır.
Önderlerin senin üzerinde olan hakları üç kısımdır: Üzerinde
hakkı hepsinden daha çok farz olan, kudretiyle seni yöneten,
sonra ilmiyle seni eğiten ve daha sonra maddi varlığı
vesilesiyle seni idare eden kimsenin hakkıdır; her yönetici de
önderdir.
Raiyyetinin senin üzerinde olan hakları da üç kısımdır: Hakkı
herkesten daha çok farz olan, hakimiyetin altında bulunan
kimsenin hakkıdır; sonra ilminle raiyyetin olan kimsenin;
zira cahil, alimin raiyyetidir ve daha sonra kadın ve köleler
gibi sahipliğinle raiyyetin olan kimselerin haklarıdır.
Akrabalarının senin üzerinde olan hakları ise çok ve akrabalık
bağının yakınlığı miktarıncadır. Bütün haklardan daha çok
üzerine farz olan hak, annenin, sonra babanın, sonra
evladının, sonra kardeşinin ve daha sonra yakınlık sırasıyla
diğer akrabalarının haklarıdır. Daha sonra sana ihsan eden
efendinin, sonra ihsanının ulaştığı kölenin, sonra sana bir
iyiliği dokunanın, sonra müezzinin (ezan okuyanın), sonra
cemaat imamının, sonra arkadaşının, sonra komşunun, sonra
dostunun, sonra ortağının, sonra malının, sonra alacaklı
olduğun adamın, sonra borçlu olduğun kimsenin, sonra muaşeret
ettiğin arkadaşının, sonra aleyhine dava açanın, sonra
aleyhinde dava açtığın kimsenin, sonra seninle istişare
edenin, sonra istişarede bulunduğun kimsenin, sonra senden
nasihat isteyenin, sonra sana nasihat edenin, sonra senden
büyük olanın, sonra senden küçük olanın, sonra senden bir şey
isteyenin, sonra bir şey istediğin şahısın, sonra, sözü veya
ameli ile sana kötülükte bulunanın, sonra, sözü veya ameliyle
seni hoşnut edenin, sonra bütün dindaşlarının ve daha sonra
zimmet ehlinin haklarıdır; daha sonra da çeşitli durum ve
sebeplerin gerektirdiği miktardaki olan haklardır.
Ne
mutlu üzerine farz kılınan hakları eda etmek için Allah'ın
yardımda bulunduğu, tevfik ve istikamet bağışladığı kimseye.
1-
Yüce Allah'ın senin üzerinde olan hakkı, O'na tapman ve O'na
hiçbir şeyi ortak koşmamandır. İhlasla bu işi yaptığında
Allah, dünya ve ahiret işlerinde sana yeterli olmayı ve
dünyada sevdiğin şeyi senin için korumayı taahhüt eder.
2-
Kendi üzerinde olan kendi hakkın ise, vücudunu tamimiyle
Allah'ın itaatine vermen, dilinin, kulağının, gözünün, elinin,
ayağının, karnının ve fercinin hakkını eda etmen ve bu yolda
Allah'tan yardım dilemendir.
3-
Dilin (senin üzerinde olan) hakkı, onu çirkin sözden koruyup
güzel söze âdet ettirmen, edebe riayet etmeye zorlaman,
ihtiyaç olan yerler, din ve dünya menfaatleri dışında onu
kullanmaman, pek az yararı olmasıyla birlikte zararlı ve
faydasız olan, çirkin ve boş sözlerden uzaklaştırmandır.
Velhasıl dil aklın şahidi ve onun nişanesi olup akıllının
kendi aklıyla süslenmesi de, dili hususundaki doğru
tavrıyladır. Güç ancak azamet sahibi yüce Allah'tandır.
4-
Kulağın (senin üzerinde olan) hakkı, kalbinde hayır icat eden
veya güzel huy kazandıran değerli sözden başka hiçbir şey için
onu kalbine bir yol karar kılmamandır. Çünkü kulak sözün kalbe
girecek olan kapısıdır; hayır ve, şer içeren çeşitli manaları
ona (kalbe) ulaştırmaktadır. Kuvvet ancak Allah'tandır.
5-
Gözün (senin üzerinde olan) hakkı, helal olmayan şeye onu
kapaman ve ibret alınacak, basiret kazandığın ve ilim elde
ettiğin yerler hariç, onu kullanmamandır. Zira göz ibret alma
kapısıdır.
6-
Ayakların (senin üzerinde olan) hakkı, onlarla sana helal
olmayana doğru gitmemen ve katedenlerini küçük düşüren bir
yolda onları kullanmamandır. Çünkü ayak, seni taşıyan, din
yoluna götüren bir araç ve senin için bir ilerleme
vesilesidir. Kuvvet ancak Allah'tandır..
7-
Elin (senin üzerinde olan) hakkı, onu helal olmayan şeylere
doğru uzatmamandır; uzattığın takdirde ahirette Allah'ın
azabına uğrar ve dünyada ise halkın kınamasına maruz kalırsın.
Allah'ın ona farz kıldığı şeylerde de onun önünü almamalısın.
Aksine, helal şeylerin çoğundan onu alıkoymak ve ona farz
olmayan şeylerin (müstahapların) tarafına uzatmakla onu aziz
kılmalısın. İşte o zaman, dünyada haddini bilip şeref kazanır
ve ahirette de ona güzel mükâfat farz olur.
8-
Karnın (senin üzerinde olan) hakkı, onu haramın azına da,
çoğuna da kap yapmaman, helalde ifrat ve tefritten
sakındırman, takviyet haddinden gevşeklik ve haysiyetin yok
olması haddine çıkarmaman, açlık ve susuzluğu hissettiğinde
de ona hakim olmandır. Çünkü ağırlığa sebep olacak derecede
doymak gevşetici, tembelleştirici ve her hayır ve erdemden
uzaklaştırıcıdır. İnsanı sarhoş edecek derecede su içmesi de
akılsızlaştırıcı, cahilleştirici ve mürüvveti gidericidir.
9-
Fercin (tenasül organının) senin üzerinde olan hakkı, onu sana
helal olmayan şeylerden koruman ve gözü kapatmakla onun
kontrolüne yardımcı olmandır. Zira gözü helal olmayan şeylere
kapamak, ölümü çok anmak ve nefsi Allah'ın azabıyla tehdit
edip korkutmak, onu korumak için en iyi yardımcılardandır.
Güç ve Kuvvet ancak Allah'tandır.
|
|