1- Allah-u Teâla'nın
Hz. Musa
İbn-İ İmran (a.s) İle
Münacatı
Ey Musa, dünyada uzun arzulu olma. Çünkü taş yürekli olursun
ve taş yürekli olan da benden uzaktır. Kalbini Allah
korkusuyla öldür. Eski elbiseli ve taze kalpli ol; (öyle ki)
yeryüzü ehline gizli, gök ehli arasında tanınmış olasın.
Düşmanından kaçanın feryat etmesi gibi günahlarının
çokluğundan dolayı dergâhımda feryat et (ağlayıp sızla). Bu
iş için benden yardım dile. Çünkü ben en iyi yardım
dilenilenim.
Ey Musa, ben kullardan yüceyim, kullar benden aşağıdır. Her
şey bana boyun eğmektedir. Kendine su-i zanda bulun. Salih
kimseleri, senin gibi sevmedikçe evladını dinine emin bilme.
Ey Musa, yıkan, guslet ve salih
kullarıma yaklaş.
Ey Musa, namazlarında ve çekiştikleri şeylerde
salih kullarımın imamı ol. Sana
indirdiğim şeye uygun olarak onların aralarında hak (ve
adalet) ile hükmet. Çünkü sana indirdiklerim açık bir hüküm,
aydınlatıcı bir delildir; öncekilerin akıbetini ve
sonrakilerin başına gelecek şeyleri açıklayan bir nurdur.
Ey Musa, bakire kızın oğlu, merkeb,
bornoz, zeytin, zeytin yağı ve mihrap sahibi olan Meryem
oğlu İsa hakkında sana şefkatli olmayı tavsiye ediyorum.[1]
Ondan sonra da pâk, temiz, mutahhar
olan kırmızı deve sahibi (Resulullah)
hakkında sana tavsiye de bulunuyorum. O'nun senin kitabında
(Tevrat’ta)ki nişanesi şöyledir: Mü’min,
semavi kitapların koruyucusu, rüku ve secde eden, Allah
dergâhına rağbet gösteren ve (azabından) korkandır.
Kardeşleri yoksullar ve yardımcıları ise diğer kavimlerdir
(yani Medine halkıdır). Dönemi, darlık,
ıztırap ve öldürme dönemidir. İsmi
Ahmed ve Muhammed-i Emin’dir.
Öncekilerin baki kalanlarından (yani geçmiş peygamberlerin
soylarından)dır. Bütün kitaplara ve bütün peygamberlere iman
eder. Ümmeti, merhum ve mübarektir. Onların belirli saatleri
vardır ve o saatlerde namaz vaktini bildirirler. Öyleyse onu
tasdik et. Çünkü o senin kardeşindir.
Ey Musa, o benim eminimdir. Sadık ve mübarek bir kuldur.
Elini vurduğu her şey bereket bulur. Benim ilmimde bu böyle
geçmiş ve onu böyle yaratmışım. Onunla kıyameti
başlatacağım. Onun ümmetiyle dünya son bulacaktır. Beni
İsrâil zalimlerine tavsiye et ki onun ismini mahvetmesinler;
onu yalnız bırakmasınlar; gerçi onlar bu işi mutlaka
yapacaklardır. O peygamberi benim için sevmek
hasenedir. Ben onunlayım. Ben
onun hizbindenim; o da benim hizbimdendir; benim hizbim de
mutlak galiptirler.
Ey Musa, sen benim kulum, ben ise senin ilahınım. Hakir
yoksulları küçümseme ve zenginlere de imrenme. Benim
zikrimin karşısında huşulu ol. Zikrimi tilavet ettiğinde
rahmetime ümitli ol. Tevrat okumanın lezzetini huşulu ve
hüzünlü bir sesle bana duyur. Beni andığın vakit mutmain ol.
Bana ibadet et ve (hiç bir şeyi) bana şirk koşma. Şüphesiz,
büyük efendi benim. Ben seni nutfeden,
hakir bir sudan, çeşitli unsurların karışmış olduğu
çiğnenmiş bir yerin balçığından yarattım; derken (bu balçık)
bir insan şekline geldi. Onu bir mahluk olarak yaratan
benim. Künhüm yüce, işimse kutsaldır. Benim benzerim hiç bir
şey yoktur. Diri, ebedi ve zeval bulmayan benim.
Ey Musa, beni çağırdığında korkulu, dehşetli ve haşyetli ol
ve benimle münacat ettiğinde, ürperen kalpten kaynaklanan
bir haşyetle münacat et. Hayat günlerini Tevrat’ımla dirilt;
güzel hasletlerimi cahillere öğret; zahiri ve
batıni nimetlerimi onlara
hatırlat ve onlara de ki: İçinde bulundukları sapıklıklarda
eğlenip gaflete dalmasınlar; Çünkü benim sorgulamam onlar
için çok şiddetlidir.
Ey Musa, benimle olan bağın kesilirse başkasına
bağlanamazsın. Öyleyse bana ibadet et ve hakir bir kul gibi
karşımda dur. Kendi nefsini kına. Çünkü o kınanmaya daha
layıktır. Benim kitabımla,
İsrâiloğulları'na ululanma. Bu aydınlatıcı öğüt
kalbin için yeterlidir ve o alemlerin Rabbinin (c.c)
kelâmıdır.
Ey Musa, beni ne zaman çağırırsan bulursun ve şüphesiz ben
yapmış olduğun şeyleri affederim. Gök, korkuyla beni
tesbih ediyor. Melekler benim
korkumdan vahşet içindedirler. Yer, ümitle beni
tesbih ediyor. Bütün yaratıklar
boyun eğerek beni tesbih
etmektedirler. Daha sonra namaza önem ver. Çünkü onun benim
huzurumda yüce makamı ve sağlam bir yeri vardır. Namazdan
sayılan şeyleri (ibadetleri) onunla birleştir. Allah rızası
için verilen zekât, temiz mal ve temiz
rızıktan olmalıdır. Çünkü ben, rızam için verilen
temiz şeyden başkasını kabul etmem. Bunun
yanısıra sıla-i rahim de yap.
Şüphesiz Rahman ve Rahim olan benim. Akrabalık bağını,
kulların birbirlerine şefkatli davranmaları için kendi
rahmetimden bir lütuf olarak yarattım. Bu bağın
ahirette benim yanımda özel bir
yeri vardır. Ben akrabalık bağını koruyana merhamet edeceğim
ve bu bağı korumayandan rahmetimi keseceğim. Emrimi zayi
eden kimseye işte böyle yaparım.
Ey Musa, dilenciye ikram et; yanına geldiğinde hoş bir dille
veya az bir bağışla geri çevir. Çünkü bazen dilenci olarak
yanına gelen ne insandır ve ne de cin; Allah’ın bir
meleğidir. Sana verdiğim nimetler hakkında nasıl
davrandığını ve bağışladığım malda (başkalarıyla) nasıl
eşitlik sağladığını sınamak için senin yanına geliyor.
Öyleyse yalvarıp yakarmakla bana huşu et. Kitabı hüzünlü bir
sesle oku. Bil ki efendinin kölesini çağırdığı gibi yüce
makamlara erişmen için ben de seni çağırıyorum. İşte bu
benim sana ve senin geçmiş atalarının üzerine olan
ihsanımdır.
Ey Musa, hiç bir halde beni unutma. Malının çokluğuna
sevinme. Çünkü beni unutmak kalbi katılaştırır. Çok mal ise
çok günahlarla beraberdir. Yer mutidir, gök mutidir ve deniz
mutidir. Kim bana isyan ederse bedbaht olur. Ben Rahman ve
Rahimim. Her zamanın Rahmanı (bağışlayanı)yım.
Refâhtan sonra zorluk, zorluktan sonra refâh ve
padişahlardan sonra da padişahlar getiririm. Benim
padişahlığım ise daimi, kalıcı ve zeval bulmayandır. Yerde
ve göklerde hiç bir şey benim için gizli değildir. Varlığı
benden başlayan bir şey nasıl bana gizli kalabilir? Zorunlu
olarak bana döneceğin halde nasıl oluyor da benim katımda
olana kavuşmak için gayret göstermiyorsun.
Ey Musa, beni kendi kalen kıl. Salih ameller hazineni benim
yanımda bırak. Benden kork; başkasından değil. Çünkü dönüş
banadır.
Ey Musa, tövbeye koş ve günah işlemekte acele etme. Namaz
kılarken karşımda durduğunda bekle (acele etme). Benden
başkasına ümit bağlama. Beni zorluklara karşı siper,
musibetlere karşı sığınak kıl.
Ey Musa, hayır işlerde hayra rağbet edenlerle yarış. Çünkü
hayır, ismi gibi güzeldir; şerri de aldananlara bırak.
Ey Musa, salim kalman için dilini kalbinin ötesinde kıl
(düşünerek konuş). Faydalanabilmen için gece ve gündüz beni
çok an. Pişman olmaman için hata (ve günahların) peşine
takılma. Çünkü hataların (günahların)
vaad edilen sonu cehennem ateşidir.
Ey Musa, günahı terkedenlere
karşı güzel konuş ve onlarla birlikte otur. Onları, gizli
olan durumların için[2]
kendine kardeş edin. Seninle çalışmaları için onlarla
çalış.
Ey Musa, rızam için yapılan şeyin azı çoktur; ama başkaları
için yapılan şeyin çoğu da azdır. Senin en değerli günlerin
önündeki günlerdir, o günlerin nasıl bir gün olduğuna bak ve
onun için bir cevap hazırla. Çünkü sen durdurulup sorguya
çekileceksin. Zaman ve ehlinden öğüt al. Çünkü zamanın uzunu
(tez gelip geçtiği için)
kısadır, kısası da (kadri bilindiği takdirde) uzundur ve her
şey fanidir. Ahirete ilginin
artması için, amelinin karşılığını gözünle görüyormuşsun
gibi çalış. Dünyanın geleceği de geçmişi gibidir. Her amel
eden, basiret ve örnek üzerine amel etmelidir.
Ey İmran oğlu, kendi hayrın için
çalış. Umulur ki sorguya çekilme günü ve batıl ehlinin ziyan
gördüğü gün kurtulmuş olasın.
Ey Musa, nefsini dünya sevgisinden temizle ve dünyadan
vazgeç. Çünkü ne dünya senin içindir ve ne sen dünya
içinsin. Zalimlerin evi seni ne ilgilendirir? Ama hayır amel
yapan kimse olursa o başka; dünya böyle bir insan için ne
güzel evdir.
Ey Musa, dünya ve dünya ehli birbirleri için imtihan
vesilesidir. Dünya onların nazarında bezenmiştir;
mü’min nazarında ise
ahiret süslenmiştir; usandığı
zaman (kuvvet almak için) ona bakar.
Ahiret lezzeti, onunla dünya lezzeti arasında
perdedir. Gece yarıları ve seher vakitleri süvarinin
maksadına koştuğu gibi ahirete
olan iştiyakı onu harekete geçirir. Üzüntülü olarak gündüzü
geçirdiği gibi gamlı olarak da akşamlar. Ne mutlu ona; onun
gözünün önünden perdeler kalkmış olursa ne güzellikler
görmez ki...
Ey Musa, servetin (sana) yöneldiğini gördüğünde: “Cezasında
acele edilen bir günahtır” de. Fakirliğin yöneldiğini
gördüğünde de: “Merhaba salih
kişilerin alametine” de. Ne cebbar ve zalim ol ve ne de
zalimlerle dost ol.
Ey Musa, sonu kınanılacak hayata, uzun olsa bile ömür
denilmez. Senden uzaklaştırılan zorlukların akıbeti iyi
olursa sana zararı olmaz.
Ey Musa, kitap (Tevrat, veya levh-i
mahfuz) tam bir sarahetle senin
akıbetini beyan etmiştir. Bununla birlikte nasıl oluyor da
bu gözler uyuyabiliyor? Bazılarının sürekli gaflet ve
şehvete dalmaları olmasaydı hayattan zevk almaları hiç
mümkün olur muydu? Oysa doğru olanlar bu nimetler ve
lezzetlerin daha azı için bile ağlayıp inlemekteler.
Ey Musa, kullarıma de ki, merhamet edenlerin en
merhametlisiyim; çaresizlerin duasını kabul eden, kötülüğü
(üzüntüyü) gideren, zamanı değiştiren, bolluk getiren, az
ameli bile kabul eden, çoğa mükâfat veren ve fakiri
ihtiyaçsız kılan benim. Benim, daimi galip ve muktedir
olduğumu kabul edip dile getirdikten sonra geçmişte
işlediklerini telafi etmek için bana dua etsinler. Senin
kapına gelen her suçluya de ki: En geniş olan dergâha hoş
geldiniz; alemlerin Rabbinin dergâhına yükünüzü indirdiniz.
Onlar için mağfiret dile ve (onlara karşı) onlardan biri
gibi ol. Sana bağışladığım faziletten dolayı onlara
ululanma. Onlara de ki: Yetkisi benden başkasının elinde
olmayan fazilet ve rahmetimden bağış dilesinler. Ben büyük
fazilet sahibiyim. Suçlulara sığınak, çaresizlere yardımcı,
günahkârları affedenim. (Ey Musa,) senin benim yanımda
beğenilmiş bir makamın vardır. Beni temiz bir kalp ve doğru
konuşan bir dille çağır. Emrettiğim gibi ol ve emrime itaat
et. Başlangıcı senden olmayan (nübüvvet ve kitap gibi)
şeylerle kullarıma ululanma ve bana yaklaş. Çünkü ben sana
yakınım. Ağırlığı ve taşınması seni inciten şeyi senden
istemiş değilim, ancak kabul etmem ve bağışta bulunmam için
beni çağırmanı istemişim. Te’vil
ve tefsirini benden aldığın ve indirilmesi de benimle olan
şey (Tevrat) ile bana yaklaş.
Ey Musa, yere bak. Çünkü o yakın bir zamanda senin kabrin
olacaktır. Gözlerini göğe dik. Zira başının üzerinde büyük
bir padişah vardır. Dünyada olduğun müddetçe kendi haline
ağla. Helak olmaktan ve tehlikelerden kork. Sakın dünya
hayatının süs ve şatafatı seni aldatmasın. Zulme razı olma
ve kendin de zulmetme. Şüphesiz ben mazlumun hakkını
zalimden almak için onun pususundayım.
Ey Musa, iyilik on kat sayılır, kötülükse bir; ama bu bir
helak olmaya sebep olur. Bana şirk koşma; bana şirk koşman
sana yakışmaz. Sebat göster ve doğru ol. İndimde olana
rağbet eden ve yaptıklarına pişmanlık duyan kimsenin duası
gibi dua et. Şüphesiz gündüzün ışığı, gecenin karanlığını
nasıl giderirse iyilik de kötülüğü giderir. Yine gecenin
karanlığının gündüzün ışığını kapsaması gibi kötülük de
öylece iyiliği kapsayıp onu karartır