KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Hadisler                                                                                                             Hadisler

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                                                Başlangıç Sayfası Yapın
 

5- TEVHİD, İMAN, EHL-İ BEYT SEVGİSİ VE KÜFÜR HAKKINDAKİ SÖZLERİ

Birisi İmam Sadık aleyhi’s-selâm’ın huzuruna vardığında İmam ona: "Kimlerdensiniz?" diye sordu. O da: "Sizi sevenlerden ve sizi takip edenlerdenim." dedi. İmam Sadık aleyhi’s-selâm buyurdu ki: Allahu Teâla kendi dostluk ve velayetini kabul etmedikçe bir kulu sevmez ve kimi dost edinirse cenneti ona farz kılar.

Daha sonra buyurdular ki: "Bizi sevenlerin hangi kısmın-dansınız?" Adam, susup kaldı. (İmam aleyhi’s-selâm’ın ashabından olan) Sedir: "Ey Resulullah'ın oğlu sizi sevenler kaç gruptur?" diye sordu. İmam aleyhi’s-selâm da şöyle buyurdu: "Bizi sevenler üç gruptur. Birinci grup, bizi (sadece) açıkta sever, gizlide değil. Bir grupta bizi gizlide sever açıkta değil. Diğer bir grup ise, bizi hem gizlide sever, hem de açıkta; işte bu grup en üstün olandır. Bunlar tatlı ve bol kaynaktan susamışlıklarını gideren Kur’an'ın te’vil ve tefsirini bilen, hakkı batıldan ayırt eden ve sebeplerin sebebini (Allah’ı) tanıyan kimselerdir. Bunlar toplulukların en üstün olanıdır. Fakirlik, yoksulluk ve çeşitli belalar, atın süratinden daha hızlı bir şekilde onlara yönelmektedir; onlar şiddet ve çilelere uğrar, sarsılıp işkence görür; bir kısmı öldürülüp bir kısmı yaralanır ve uzak şehirlere dağılırlar. Allah, onların hürmetine hastalara şifa verir, fakirleri ihtiyaçsız kılar, size yardım eder, yağmur gönderir ve sizi rızıklandırır. Sayıları azdır; ama Allah katında değer ve mertebe bakımından pek yücedirler. İkinci grup (üsteki sıralamada ilk grup) grupların en aşağısıdır. Açıkta (dilde) bizi severler, ama padişahların yolundan giderler (onların yaşayışları gibi yaşarlar.) Dilleri bizimledir, kılıçları ise bizim aleyhimizedir. Üçüncü sınıf ise (üsteki sıraya göre ikinci sınıf oluyor) vasat olan sınıftır; gizlide bizi severler, fakat kendilerini muhafaza etmek için sevgilerini açığa vurmazlar. Canıma andolsun ki eğer onlar, gizlide gerçekten bizleri seviyorlarsa gündüzleri oruç tutarlar, geceleri ibadet ederler ve çehrelerinde zahitlik eseri görünür. Yine onlar sulh ve itaat ehli olurlar.

O adam: "Ben sizi hem gizlide ve hem de açıkta sevenlerdenim." dedi. İmam aleyhi’s-selâm buyurdular ki: Bizi gizlide ve açıkta sevenlerin bazı alametleri vardır. Onlar, bu alametlerle tanınırlar." Adam: "Bu alametler nelerdir?" dedi: İmam aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: "Bunlar bir kaç özelliktir; ilki (şudur): Onlar tevhidi hakkıyla kavramışlardır. Tevhid ilmini sağlamlaştırmışlardır. Allah ve sıfatlarına iman etmişlerdir ve daha sonra imanın sınırını, hakikatini, şartlarını ve te’vilini bilmişlerdir." Sedir: "Ey Resulullah'ın oğlu! Şimdiye kadar imanı böyle vasfettiğinizi duymamıştım." dedi. İmam alehi's-selâm dedi ki: “Evet ey Sedir! İmanın kimde olduğunu bilmeden önce “iman nedir” diye sormaya kimsenin hakkı yoktur.” Sedir: "Ey Resulullah'ın oğlu! Eğer uygun bulursanız bu sözü açıklayın" dedi.

 İmam alehi's-selâm şöyle buyurdular: Her kim Allah'ı kalbi tevehhümlerle tanırsa O'na ortak koşmuş ve kim Allah'ı manayla değil de isimle tanırsa eksikliğini kabul etmiştir. Çünkü isimler hâdistir; sonradan meydana çıkmıştır; (Allah'ın mukaddes künhü ise kadimdir.) Kim isim ile manaya (birlikte) taparsa (ismi) Allah’a ortak koşmuştur. Kim manaya, idrak vasıtasıyla değil de sıfat vasıtasıyla ulaşırsa, imanını gayıp olan bir şeye atfetmiştir.[1]

Kim sıfat ve mevsufa[2] taparsa, tevhidi batıl etmiştir. Çünkü sıfat, mevsuftan ayrıdır. (İkilik tevhitle uyuşmaz)

Kim mevsufu sıfata izafe ederse (sıfatla mevsufu tanımak isterse), büyüğü küçültmüş ve Allah'ı layıkıyla tanımamıştır."

- "Öyleyse tevhide ulaşmanın yolu nedir?" diye sorduklarında şöyle buyurdu: Araştırma yolu açıktır ve bu çıkmazlardan kurtulmak da mümkündür. Hazırda olan bir şeyi tanımak, sıfatını tanımaktan öncedir.[3] Ama gayıbın sıfatını tanımak, onun kendisini tanımaktan öncedir. (Allah-u Teâla hazır olduğu için ilk önce Allah'ı tanımak gerekir, daha sonra diğer varlıkları.)

- "Hazır birisinin şahsını, sıfatından önce nasıl tanıyabiliriz?" dediklerinde de şöyle buyurdu:

İlim ve idrak önce O'nun şahsına taalluk eder ve daha sonra (O’nun kudretinin bir eseri olan) kendini de O'nun vesilesiyle tanırsın. Kendini kendi vasıtan ve kendi vücudunla (Allah'ın vücudundan müstakil olarak) tanıyamazsın. Bilmelisin ki vücudunda olan her şey O’nun içindir ve O’na bağlıdır. Nitekim Yusuf’un kardeşleri, Yusuf’a şöyle dediler: "Şüphesiz ki sen Yusuf’sun. Yusuf da: Evet ben Yusuf’um ve bu da kardeşimdir dedi.[4] Yusuf’un kardeşleri Yusuf’u, onun kendi vasıtasıyla tanıdılar, başkasının vasıtasıyla değil. Onlar Yusuf’un Yusuf olduğunu, kendi vehim ve hayâlleri vesilesiyle tesbit etmediler.

Allah'ın "Bahçelerin bir ağacını dahi bitirmek sizin için mümkün değildir."[5] diye buyurduğunu görmüyor musunuz? Yani kendi tarafınızdan bir imam seçmeye ve kendi iradeniz ve isteğinizle onu hak sahibi olarak adlandırmaya hakkınız yoktur.

Daha sonra şunları ekledi: Kıyamet günü Allah-u Teâla üç grup-la konuşmayacak, onlara (rahmet gözüyle) bakmayacak ve onları (günahtan) temizlemeyecek ve onlar için elemli bir azap vardır.

a) Allah'ın bitirmediği bir ağacı diken kimse; yani Allah'ın tayin etmediği bir kimseyi imam olarak belirleyen kimse.

b) Allah'ın seçtiği bir imamı inkâr eden kimse.

c) Ve bu iki grubun İslam'da bir payı olduğunu sanan kimse.

Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer; seçmek diğerlerine ait bir hak değildir.”[6]

 

 


 

[1] - Çünkü gayıb olan bir şeyi tanımak istediklerinde onu sıfatı vasıtasıyla tanırlar, idrak vasıtasıyla değil. Zira, gayıp bir şey idrak olunmaz.

[2] - Sifat, nitelik ve mevsuf nitelenen anlamınadır.

[3]- Mesela insanı, ilk önce bütün özellikleri ile görürler, daha sonra onun ilim, olgunluk vs. sıfatlarını anlarlar.

[4]- Yusuf/90.

[5]- Neml/60.

[6]- Kısas/68.

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM