4- "VESİLE" AdIyla MEŞHUR OLAN HUTBESİ
Vehimlerin, O’nun varlığını idrakten öteye ulaşmasına ruhsat
vermeyen ve akılları zatını hayal etmekten engellemiş olan
Allah'a hamd olsun. Çünkü O'nun zatının benzeri ve şekli
olması muhaldir. O'nun (mukaddes) zatında bir değişiklik
olmaz; kemal (nitelik-ler)inde sayı bölünmesi gibi bölünme
bulunmaz. Her şeyden ayrılmıştır, ama mekân (mesafe)
ayrılığıyla değil; her şeyde vardır, karışım olarak değil.
Her şeyi bilir ama göz, kulak gibi bir organ vasıtasıyla
değil. O'nunla bildiği şey arasında, bir başkasının ilmi
vasıta değildir. Eğer, var idi, denirse bu varlığının ezeli
olduğu manasınadır. Ebedidir, denirse, yokluğu O'ndan
nefyetmek anlamınadır. O'ndan gayri bir mabut seçip ibadet
eden kimsenin sözünden çok çok yüce ve münezzehtir O.
O'na mahlukatından beğendiği ve kabulünü kendisine farz
kıldığı şekilde hamt ediyoruz. Allah'tan başka bir ilahın
olmadığı, O’nun tek ve şeriksiz olduğuna şehadet ederim ve
Muham-med'in de
O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim. Bu iki
şehadet, sözü yüceltir, ameli aşağı indirir (yani amel
terazisinde ameli ağırlaştırır). Bu iki şehadet hangi
teraziden kaldırılırsa, o terazi (amel bakımından) hafif
kalır. Bu iki şehadet hangi teraziye konulursa, o terazi
ağır olur. Bu iki şehadetle cennet elde edilir, cehennemden
kurtulmak ve sırat köprüsünden geçmek mümkün olur. Bu iki
şehadetle cennete girersiniz ve
Peygamber'e
salavat getirmekle rahmete nail olursunuz. Öyleyse
Peygamber'inize çok
salavat getirin; "Şüphe yok ki, Allah ve melekleri
salavat getirir Peygamber’e, ey inananlar siz de ona salavat
getirin, tam teslim olarak da selam verin."
Ey insanlar, İslam'dan daha üstün bir şeref, takvadan daha
güzel bir keramet, şüpheli şeylerden çekinmekten daha sağlam
bir kale, tövbeden daha üstün bir şefaat, afiyetten daha
güzel bir elbise, sağlıktan daha önleyici bir korunma,
hoşnutluk ve kanaat gibi fakirliği giderecek daha etkin bir
servet yoktur. Yaşatacak kadar yiyecekle yetinen, rahatlığı
sağlamış olur. Tamah, zorluğun anahtarıdır. İhtikâr
(stokçuluk), meşakkat bineğidir. Haset, dinin afetidir.
Aşırı istek, günaha düşmeye ve günaha düşmekse mahrumiyete
sebep olur. Zulüm, helak olmaya sebep olur. Açgözlülük ve
oburluk, bütün ayıpları içerir. Nice tamahlar vardır ki,
boşa çıkar; nice arzular vardır ki, yalan olur; nice umutlar
vardır ki, insanı mahrumiyete götürür ve nice ticaretler
vardır ki, ziyanla son bulur. Akıbetini düşünmeden bir işe
girişen kimse, felaketlerin rezaletine uğrar. Borç Mümin
için kötü bir gerdanlıktır.
Ey insanlar, ilimden daha faydalı hazine, hilimden daha
yararlı izzet, edepten daha yetkin soy, gazaptan daha
dertli meşakkat, akıldan daha iyi güzellik, cehaletten daha
kötü arkadaş, yalandan daha iğrenç kötü özellik, susmaktan
daha koruyucu bekçi ve ölümden daha yakın bir gayp yoktur.
Ey insanlar, kendi ayıbına bakan, başkalarının ayıbıyla
meşgul olmaz. Allah'ın verdiği rızka razı olan, halkın
elinde olana (göz dikip) üzülmez. Zulüm kılıcını kınından
sıyıran, onunla öldürülür. Kardeşine kuyu kazan, kazdığı
kuyuya düşer. Başkalarının ayıbını açanın, ailesinin ayıbı
açılır. Kendi sürçmesini unutan, başkalarının sürçmesini
büyük görür. Kendi fikrinden hoşlanan, sapar. Kendi aklını
yeterli gören sürçer. Halka karşı kibirli olan, zelil olur.
Halka karşı akılsızlık eden, sövülür. Alimlerle oturup
kalkan, saygı görür. Ayak takımından kimselerle oturup
kalkan, küçümsenir. Gücünden fazla yük taşıyan, aciz kalır.
Ey insanlar, akıldan daha faydalı mal, cehaletten daha çetin
fakirlik, iyi niyetlilikten daha yetkin vaiz, ileri
görüşlülük gibi akıl, tefekkür gibi ibadet, istişâre gibi
güvenilir yardımcı, bencillikten daha korkunç yalnızlık,
(günahtan) çekinmek gibi verâ, sabır ve susmak gibi de
yumuşaklık yoktur.
Ey insanlar, insanda dilinin izhar ettiği on haslet vardır.
Dil, kalpten haber veren bir tanıktır, hüküm veren hakimdir,
cevap veren sözcüdür, ihtiyacı karşılayan şefaatçi
(vasıta)dir, eşyaları tarif eden vasıfcıdır, iyi şeylere
emreden komutandır, çirkin işten alıkoyan vaizdir,
üzüntüleri yatıştıran teselli vericidir, kinleri gideren
övücüdür ve kulakları eğlendiren eğlendiricidir. Ey
insanlar, hikmetli söz söylemeyip susmakta hayır olmadığı
gibi, cahilane konuşmakta da bir hayır yoktur.
Ey insanlar, bilin ki diline hakim olmayan, pişman olur.
İlim öğrenmeyen, cahil kalır. Sabırlı olmayan, halim
(yumuşak) olmaz. (Kötü işten) vazgeçmeyen, akıllı olmaz;
akıllı olmayan zayıf ve gevşek olur; zayıf ve gevşek olan
saygı görmez. Takvalı olan kurtuluş bulur. Haramdan mal
kazanan, o malı mükâfatı olmayan bir işte harcar. Saygıyla
(kötülükten) vazgeçmeyen, kınanarak vazgeçer. Rahatlığında
ihsan etmeyen, zor durumda kaldığında mahrum bırakılır.
Haksız yere izzet isteyen, zelil olur. Hakka karşı çıkan,
zayıflığa düşer. Fıkıh öğrenen, saygı görür. Tekebbür eden,
aşağılanır. İyilik yapmayan, methedilmez.
Ey insanlar, zilletle yaşamaktansa ölüm, zilletle toprağa
kapanmaktansa derinin soyulması ve azap görmektense
(kendini) muhasebe etmek daha iyidir. Kabir, fakirlikten ve
körlük de bir çok bakıştan daha hayırlıdır. Zaman iki
gündür; bir gün yararınadır, diğer bir gün ise zararına;
öyleyse sabırlı ol; çünkü her ikisiyle de imtihan
olunmaktasın.
Ey insanlar, insanın vücudunda en şaşırtıcı şey kalptir;
çünkü hem hikmetin ve hem de hikmete aykırı olan şeylerin
kaynağıdır. (İnsan) ümitlendiği zaman, tamah onu zelil
kılar; tamahı tahrik edildiğinde, aşırı istek onu helak
eder. Ümitsizlik ona musallat olduğunda, üzüntü onu öldürür;
gazaba maruz kaldığında, öfkesi artar. Hoşnut olduğunda
kendisini (zararlı şeylerden) kollamayı unutur. Korkulu bir
durumla karşılaştığında, keder her tarafını kuşatır.
Kendisini emniyet ve güvencede bulduğunda, düşmandan gaflet
eder. Yeni bir nimete ulaştığında, övünür. Bir mal elde
ettiğinde, zenginlik onu isyana sürükler. Fakirliğe
uğradığında, bela ve sıkıntı onu meşgul eder. Bir musibetle
karşılaştığında, tahammülsüzlük onu rezil eder; sabırsızlık
onu meşakkate düşürdüğünde, zaafa duçar olur. Yemekte aşırı
gittiğinde, rahat nefes alamayacak derecede yer. Öyleyse her
tefrit ona zararlı olduğu gibi, her ifrat (aşırı gitmek) da
onu mahveder.
Ey insanlar, cimri olan, zelil olur. Bağışta bulunan,
yücelir. Malı çok olan, malıyla övünür. Hilmi çok olan,
şerefli olur. Allah'ın künhü (zatı) hakkında düşünen, dinden
çıkar. Bir şeyi çok yapan, onunla tanınır. Çok şaka yapan,
küçülür. Çok gülen, heybetini kaybeder. Edebi olmayanın,
soyu bozulur. En iyi iş malını harcayarak şahsiyetini
korumaktır. Cahille düşüp kalkan, akıllı değildir. Cahil bir
kimseyle oturup kalkan, dedikoduya maruz kalmaya hazır
olmalıdır. Ne zengin, malıyla ölümden kurtulabilir, ne de
fakir fakirliğiyle.
Ey insanlar, şüphesiz, kalpleri kusur edenlerin
tutumundan uzaklaştırmak için kalplerin tanıkları vardır.
Öğütleri anlamak hususunda ferasetli (uyanık) olmak, nefsi
hatadan çekinmeye sevkeder. Heva ve heves, bazen kalbe
sızar; ama akıl, (heva ve hevesi) engelleyip alıkoyar.
Tecrübelerde yeni ilimler vardır. İbret almak, (insanı)
hidayete sevkeder. Başkalarında görüp de sevmediğin
özellikler, öğüt alman için sana yeter. Mümin kardeşinin
senin üzerinde olan hakkı, senin onun boynundaki hakkın
gibidir. Kendi görüşü ile yetinen, kendisini tehlikeye atmış
olur.
Bir işe girişmeden tedbir almak, pişman olmayı önler.
Çeşitli görüşleri araştıran, hataları tespit edebilir. Boş
sözlerden çekinenin görüşü, bütün akıllara denk olur.
Şehvetini sınırlayan, kadrini ve kıymetini korumuş olur. Kim
dilini korursa, kavmi ona itimat eder ve isteğine ulaşır.
Durum ve şartların değişmesiyle insanların gerçek mahiyeti
ortaya çıkar. Zaman, gizli kalan gerçekleri senin için gün
ışığına çıkarır. Karanlıklara dalan bir kimseye, çakan
şimşeğin faydası olmaz. Hikmetle meşhur olan bir kimseye,
vakar ve heybet gözüyle bakılır. En güzel zenginlik,
arzuları terketmektir. Sabır, yoksulluğa karşı bir siperdir.
Aşırı istek, fakirliğin alametidir. Cimrilik, miskinliğin
elbisesidir. Dostluk, kazanılmış akrabalıktır. Cömert
yoksul, katı yürekli zenginden daha iyidir. Öğüt, kabul
eden kimse için bir sığınaktır. Gözünü serbest bırakanın,
üzüntüsü çok olur. Ahlakı kötü olanın, ailesi ondan
bıkıp-usanır. Hedefine (mal ve makama) ulaşan, böbürlenir.
Arzun, sana çok az doğru söyler (arzular genellikle aldatıcı
ve yalan olur). Tevazu sana heybet elbisesini giydirir.
Güzel ahlak, rızkın hazineleridir. Hayâ elbisesini giyenin,
ayıpları halka gizli kalır. Ölçülü konuşmaya çalış; çünkü
ölçülü konuşanın, yükü hafifler. Nefsin olgunlaşması, ona
muhalefet etmeğe bağlıdır. Zamanı tanıyan, (göçmek için)
hazırlanmaktan gaflet etmez. Bilin ki, her yudum suda boğaza
kaçıp boğulma ve her lokmada da boğaza tıkanıp kalma
tehlikesi vardır. Bir nimet elden çıkmadıkça, başka bir
nimet elde edilmez. Her canlının bir rızkı olduğu gibi, her
tanenin de bir yiyeni vardır. Sen de ölümün yemeğisin.
Ey insanlar, bilin ki, yeryüzünde yürüyen herkes, yerin
altına gömülecektir. Geceyle gündüz ömürleri tüketmek için
adeta yarışmaktadırlar.
Ey insanlar, nankörlük alçaklıktır. Cahille arkadaş olmak,
uğursuzluktur. Yumuşak konuşmak, büyüklüktendir. Hileden
sakın; çünkü hile alçak kimselerin huyudur. Her arayan
bulamaz; her yolculuğa çıkan, geri dönemez. Seninle soğuk
olan (seni terkeden) kimseye, ilgi gösterme. Nice uzak
vardır ki, yakından da yakındır. Yoldan önce yolculuk
arkadaşını, evden önce de komşunu sor. Kendinde olanı
bildiğin için, kardeşinin ayıbını ört. Düşmanın sana galip
geleceği bir gün için, arkadaşının yanlışlıklarını
görmezlikten gel. Zarar vermeye güç yetiremediği bir kimseye
buğzeden kişinin üzüntüsü uzun, ruhu ise azap içerisinde
olur. Allah'tan korkan, zulmetmekten çekinir. Hayrı şerden
ayırt edemeyen, hayvan mesabesindedir. Azığı yok etmek,
bozgunculuktandır. Dünya musibeti, yarının büyük yoksulluğu
karşısında ne kadar da küçüktür?!
Bütün anlaşmazlıklarınız kendi isyan ve günahlarınızdan
kaynaklanır. Rahatlık zorluğa, sıkıntı da değişime ne kadar
da yakındır. Ardında
cennet olan kötülük, kötülük değildir; ardında cehennem olan
hayır da hayır değildir. Cennetten başka her nimet
önemsizdir. Cehennem ateşinden başka her bela afiyettir.
İnsan, batınını düzeltmek istediğinde, büyük günahlar aşikâr
olur. Ameli halis kılmak, amelin kendisinden daha zordur.
Amel edenlere, niyeti bozgunculuktan arındırmak, cihadın
uzamasından daha çetindir.
Heyhat, eğer Allah korkusu olmasaydı, Arapların en kurnazı
olurdum. Gizlide ve açıkta Allah'tan sakınmaya, hoşnutlukta
ve gazap halinde hakkı söylemeye, zenginlikte ve fakirlikte
orta halli olmaya, dosta ve düşmana adaletle davranmaya,
neşe ve yorgunluk halinde amel etmeye, darlıkta ve
genişlikte Allah'tan hoşnut olmaya çalışın. Sözü çok
olanın, hatası çok olur; hatası çok olanın, utancı az olur;
utancı az olanın, vera'sı azalır; vera'sı azalanın, kalbi
ölür; kalbi ölen ise cehenneme girer. Tefekkür eden ibret
alır; ibret alan, inzivaya çekilir; inzivaya çekilen ise
salim kalır. Heva ve hevesten vazgeçen hür olur. Kıskançlığı
terkeden, halkın yanında sevimli olur. Müminin izzeti, halka
el açmamasındadır. Kanaat, tükenmez bir maldır. Ölümü
fazla anan, dünyadan az bir miktara razı olur. Sözünün de
amelinden olduğunu bilen kişinin, sözü azalır; ancak yararlı
olan sözü söyler. Cezadan korkup günahtan sakınmayan, sevap
dileyip tövbe etmeyen kimseye şaşarım doğrusu. Tefekkür nur,
gaflet zulmet, cehalet ise sapıklık doğurur. Mutlu olan,
başkalarından öğüt alan kimsedir. Edep, en iyi mirastır.
Güzel ahlak, en iyi arkadaştır. Akrabalarla ilişkiyi
kesmekte, bolluk ve bereket olmadığı gibi fısk-u fücurda da
zenginlik olmaz.
Afiyet on kısımdır; dokuz kısmı, Allah'ın zikri dışında
susmaktadır; bir kısmı ise akılsız kimselerle düşüp
kalkmamaktadır. İlmin başı, yumuşaklık ve iyi davranmaktır;
afeti, kabalık ve sertliktir. Musibetlere sabretmek, iman
hazinelerindendir. İffetlilik fakirliğin ziynetidir; şükürde
bulunmak da zenginliğin ziynetidir. Çok görüşmek,
usandırıcıdır. Birisini denemeden itimat etmek, ihtiyata
(ileri görüşlülüğe) aykırıdır. İnsanın kendisini beğenmesi,
aklının az olduğunu gösterir. Günahkârı (Allah'ın
rahmetinden) ümitsiz etme; çünkü nice günahkâr kimseler
vardır ki, akıbetleri hayırla son bulmuş ve nice iyi amel
eden kimseler de vardır ki, sonunda bozgunculuğa başlayıp
cehenneme yönelmişlerdir. Kulların hakkına tecavüz etmek,
ahiret için ne de kötü bir azıktır. Amelini, ilmini,
buğzunu, almasını, vazgeçmesini, susmasını, işini ve sözünü
yalnız Allah rızası için halis yapan kimseye ne mutlu.
Müslüman, (günahlardan ve şüpheli şeylerden) sakınmadıkça
Müslüman olamaz; zahit olmadıkça da (günah ve şüpheli
şeyleden) sakınan olamaz; ileri görüşlü olmadıkça da zahit
olamaz; akıllı olmadıkça da ileri görüşlü olamaz; akıllı
kimse ise, ancak Allah'ın emrini kavrayıp ahiret evi için
amel eden kimsedir. Allah'ın salat ve selamı
Peygamber'e ve onun
pak Ehl-i
Beyt'ine olsun.