17- GANİMETLERİN EŞİT TAKSİM EDİLMESİNE İTİRAZDA
BULUNANLARA Yönelİk HUTBEsİ
Ey insanlar, biz rabbimize, mabudumuza ve zahirî ve
batınî nimetleri, bizim tarafımızdan azıcık bile güç ve
kudret sarfı olmaksızın, sadece kendi minneti ve fazlı
ile, bunlara karşı şükredip etmeyeceğimizi sınamak için
bize bağışlayan velinimetimize hamd-u sena ediyoruz.
Allah, şükredenin nimetini artırır; küfran-ı nimet
edenin ise cezasını verir. Şehadet ederim ki, Allah'tan
başka bir mabud yoktur, eşi ve ortağı yoktur, tektir,
samed (muhtaçların sığınağı)dir. Yine şehadet ederim ki,
Muhammed
salla'llâhu aleyhi ve alih O'nun kulu ve elçisidir.
Onu insanlar, beldeler ve hayvanlar için bir rahmet
olarak gönderdi. O’nun bağışladığı bir nimet, minnet ve
ihsandır. Allah'ın salat ve selamı ona ve
Ehl-i Beyt'ine
olsun.
Ey insanlar, Allah katında kadri, değeri en yüksek olan,
Allah'ın emrine en çok uyan, O’na en çok itaat eden ve
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih'in sünnetine en çok tabi
olan, Allah'ın kitabını ihya etmek için en çok çaba
gösteren kimsedir. Allah'a, Resul’üne itaat etmek,
kitabına ve Peygamber'in
sünnetine uymak dışında, hiçbir kimsenin bizim yanımızda
bir üstünlüğü yoktur. İşte bu, gözümüzün önünde olan
Allah'ın kitabı ve aramızda bulunan
Peygamber'in
siretidir; cahil, muhalif ve Allah'tan yüz çevirenlerden
başka hiçbir kimse bunlardan habersiz ve bunları
bilmemiş değildir. Allah-u Azze ve Celle (halkın eşit
olması, ayrıcalıkların iptali hakkında) şöyle
buyurmaktadır: "Ey insanlar, şüphe yok ki biz, sizi
bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi aşiretler,
kabileler haline getirdik tanışasınız diye; şüphe yok ki
Allah katında sevabı en çok ve derecesi en yüce
olanınız, en fazla çekineninizdir."
Öyleyse şerefli, değerli ve sevimli olanınız, Allah'tan
en çok sakınanınızdır. Allah'a, Resul’üne itaat eden
kimseler de böyledir. Allah-u Teâla şöyle buyurmaktadır:
"De ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyun da Allah da
sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah
bağışlayan ve rahimdir." Yine
buyuruyor ki: "Allah'a itaat edin ve Peygamber'e
itaat edin, eğer yüz çevirirseniz, Allah da kâfirleri
sevmez".
Daha sonra yüksek bir sesle şöyle buyurdu: Ey Muhacir ve
Ensar topluluğu ve ey Müslümanlar! Müslüman olmanızla
Allah'a ve Peygamber'e
minnet mi ediyorsunuz? Eğer doğru söylüyorsanız (gerçek
Müslüman iseniz), sizler Allah'a ve Peygamber'e
minnettarsınız, onların size minnetleri vardır.
Sonra da şöyle buyurdu: Bilin ki, kim yüzünü kıblemize
döndürür, kestiğimiz hayvanın etinden yer, Allah'tan
başka bir mabut olmadığına ve
Muhammed'in
O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederse, biz de
Kur'an'ın hükümlerini, İslam'ın (ganimet ve beytülmal
hakkındaki) paylarını onun hakkında uygularız. Allah'tan
sakınmak ve O'na itaat etmek dışında, hiçbir kimsenin
hiçbir kimseye bir üstünlüğü yoktur. Allah-u Teâla bizi
ve sizi çekinenlerden, korku ve üzüntüsü olmayan
dostlarından eylesin.
Bilin ki, elde etmeyi dilediğiniz, rağbet ettiğiniz,
(değişmesi ve fani olmasıyla) size öğüt veren (bela
oklarıyla) sizi hedef alan bu dünya, sizin eviniz
değildir; kendisi için yaratılmış olduğunuz konağınız da
değildir; ona davet de edilmemişsinizdir. Bilin ki o,
sizin için baki değildir; siz de orada baki
kalmayacaksınız. Sakın dünyanın çabuk elde edilen,
kolayca elden çıkan peşin lezzet ve malı sizi
aldatmasın! Zira sizleri ondan sakındırmış, vasfını
açıklamışlardır; kendiniz de onu tecrübe edip akıbetini
beğenmemişsinizdir. Allah'ın rahmeti üzerinize olsun,
öyleyse bayındır etmekle mükellef olduğunuz evlerinize
doğru koşun; öyle bayındır evler ki, hiçbir zaman harab
olmaz, ebediyete dek ayakta durur. Allah, sizleri o
evlere teşvik ve davet etmiştir, mükâfatınızı da o
evlerde size vermeyi kararlaştırmıştır.
Ey muhacir ve ensar topluluğu ve ey din ehli! Bakın,
Kur'an'da vasfedildiğiniz özellikler,
Peygamber
salla'llâhu aleyhi ve alih'in huzurunda haiz
olduğunuz makamlar ve cihat yapmakla faziletlendiğiniz
savaşlar soy-sopla mıydı? Yoksa amel ve itaat yapmakla
mı? Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, Allah'ın size
verdiği nimetleri, sabırla ve Allah'ın kitabında
korumalarına mükellef olduğunuz kimselere (Ehl-i
Beyt'e) riayet etmekle sona vardırın. Bilin ki,
Allah'ın buyurduğu tavsiyeleri ve takvayı koruduğunuz
takdirde dünyanıza ait şeylerin azalmasının size hiçbir
zararı olmaz; ama mükellef olduğunuz takvayı zayi
etseniz korumaya çalıştığınız hiç bir malın size faydası
olmaz. Öyleyse ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrine
teslim, kazasına (ve kaderine) razı, belaları karşısında
ise sabırlı olun.
Ama (göz diktiğiniz) ganimete gelince, hiçbir kimsenin
başka birisine bu konuda üstünlük hakkı yoktur. Allah-u
Teâla onları taksim etmiş; bu ganimetler Allah'ın
malıdır; siz ise Allah'a teslim olan kullarısınız; işte
bu da hepimizin itiraf ettiği, hakkaniyetine şehadet
ettiğimiz ve karşısında teslim olduğumuz Allah'ın
kitabıdır; Peygamber'in
ahdi de halen bizim aramızdadır. Allah'ın rahmeti
üzerinize olsun; öyleyse (Allah'ın kitabına ve
Peygamber'in
sünnetine) teslim olun. Buna (bu eşit taksime) razı
olmayan, istediği şekilde yüzünü çevirebilir. Çünkü
Allah'ın emriyle amel eden ve hükmüyle hükmeden kimsenin
korkusu olmaz. "Onlar öyle kimselerdir ki ne bir
korku vardır onlara, ne de mahzun olur onlar." “Onlardır
kurtulup muratlarına erenler.”
Rabbimiz Allah'tan, bizi ve sizi itaat ehlinden etmesini
ve kendisinin yanında olan şeylere ilgimizi artırmasını
niyaz ederiz. İşte söylediklerimi duydunuz; Allah'tan
kendim ve sizin için mağfiret diliyorum.