13- KUMEYL B. ZİYAD'A KISA TAVSİYElerİ
Ey Kumeyl,
her gün Allah'ın ismini zikret; "La havle ve la
kuvvete illa billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak
Allah’tandır) de ve Allah'a tevekkül et (sığın). Bizi
hatırla; ismimizi anarak bize salavât getir ve bunu
kendin ve korunmasına önem verdiğin şeyler için
tekrarla; o günün şerrinden amânda olursun, inşâallah.
Ey Kumeyl,
Yüce Allah, Resulullah
salla’llahu aleyhi ve alih’e edep öğretti;
Resulullah
salla’llahu aleyhi ve alih de bana. Ben de Müminleri
terbiye edenim ve bu edepleri erdemli insanlara mirâs
olarak bırakanım.
Ey Kumeyl,
her ilmi açan benim; bütün sırları sona vardıran da Kaim
(Hz. Mehdi)
aleyhi’sselâm'dır.
Ey Kumeyl,
(Resulullah
salla’llahu aleyhi ve alih’in
Ehl-i Beyt’i)
hep birbirinden olan (ve aynı kökten türeyen) bir
soydur. Allah duyan ve bilendir.
Ey Kumeyl,
ilim ve âdâbı yalnızca bizden alırsan, işte o zaman
bizden sayılırsın.
Ey Kumeyl,
yapacağın her harekette marifete (bilgi ve şuura)
muhtaçsın.
Ey Kumeyl,
yemek yediğinde Allah'ın ismiyle başla ki, O’nun ismiyle
hiç bir hastalık zarar veremez ve bütün dertlere de
şifadır. Ey Kumeyl,
yemeğini başkalarıyla ye ve cimrilik yapma; sen kimseye
rızık veremezsin (her kesin rızkını Allah verir); oysa
Allah bunun karşılığında sana bol mükâfat verir. Sofra
başında hoş davran; sofra arkadaşını sevindir ve
hizmetçini suçlama. Ey
Kumeyl, yemek yerken (sofrada oturmanı) uzun
sürdür ki arkadaşın da doysun, başkaları da rızkını
alsın. Ey Kumeyl,
yemekten sonra, verdiği rızk karşısında Allah'a hamd et,
sesli bir şekilde şükret ki, başkaları da sana uysun; o
zaman daha çok sevap alırsın.
Ey Kumeyl,
midenin tümünü yemekle doldurma, su ve havâya da yer
bırak; henüz iştahlıyken el çek ki, yemeğin lezzetini
alasın. Vücudun sağlığı, az yiyip, az içmededir.
Ey Kumeyl,
ancak zekât veren, Müminlere kardeşçe davranan ve
akrabalarıyla iyi ilişkisi olan kimselerin malında
bereket olur. Ey
Kumeyl, Mümin akrabalarına, diğer Müminlerden
daha çok pay ayır; onlara daha çok rauf ve şefkatli
davran ve yoksullara sadaka ver.
Ya Kumeyl,
sana el açan kimseyi, eli boş çevirme, sadece bir üzüm
veya hurma tanesi verebilecek durumda olsan bile.
Muhakkak sadaka, Allah katında büyür.
Ey Kumeyl,
Müminin süsü, alçak gönüllülükdür; güzelliği iffetdir;
şerefi, dini araştırıp anlamaktır; izzeti, boş
konuşmaları ve dedikoduları terketmektir.
Ey Kumeyl,
halkın her sınıfında bir grup diğerinden daha üstün
olur; sakın düşük seviyeli olanlarıyla tartışma; bana
yönelik yakışmaz bir söz söyleseler bile tahammül et ve
Allah'ın: "...Cahiller onlara söz söyleyince, selam
olsun, diye cevap verirler." diye
vasıflandırdığı kimselerden ol.
Ey Kumeyl,
bütün hallerde hakkı söyle. Takvalı insanlarla dost ol;
fâsıkları terket; münafıklardan uzak dur ve hâin
insanlarla arkadaş olma.
Ey Kumeyl,
ilişki kurmak veya alışveriş yapmak için zalimlerin
kapısını çalma. Sakın onlara tâzim etme. Toplantılarında
Allah'ın gazabına uğramana vesile olacak şekilde hazır
bulunma. Eğer mecburiyet gereği yanlarında bulunursan,
sürekli Allah'ı zikret; O'na tevekkül eyle ve
şerlerinden Allah'a sığın; başını aşağı sal; kalbinle
yaptıklarını inkâr et; Allah'ı onların duyacağı kadar
sesli bir şekilde tâzim et. Böylece, Allah da seni teyid
eder ve onların şerrinden korur.
Ey Kumeyl,
Allah'a ve O'nun dostlarının velayetine ikrardan sonra
kulların en iyi itaati, iffetli, tahammüllü ve sabırlı
olmalarıdır.
Ey Kumeyl,
maddî sıkıntını açığa vurma; izzet-i nefsini koruyarak
onu gizli tut ve Allah için sabret.
Ey Kumeyl,
kardeşine sırrını açmanın mahzuru yoktur; fakat
kardeşin kimdir (biliyor musun)? Seni zorluklarda
yalnız bırakmayan, boynuna diyet yahut kan parası
geldiğinde kendini kenara çekmeyen, (muhtaç olduğunda)
ağız açmadan ihtiyacını gideren, seni, durumunu izhar
etmeye mecbur edecek derecede kendi haline bırakmayan
(sürekli durumundan haber alan) kimsedir. Eğer kardeşin,
seni hak yoldan ayırmak istiyorsa, ıslahına çalış.
Ey Kumeyl,
Mümin, Müminin aynasıdır; ihtiyacını giderir ve durumunu
güzelleştirir. Ey
Kumeyl, Müminler kardeştirler, kardeş hiç bir
şeyi kardeşine tercih etmez.
Ey Kumeyl,
kardeşini sevmiyorsan, kardeşi değilsin. (Gerçek) Mümin,
bizim söylediğimizi söyleyendir; bizim sözümüze hilaf
eden, bizden geri kalır; bizden geri kalan, bize
varamaz; bizimle olmayan cehennem ateşinin en alt
tabakasında yer alır.
Ey Kumeyl,
sinesinde derdi olan, balgam çıkarır (yüreğinde sırrı
olan diline döker). O halde birisi sana bizden (sır
olarak) bir şey söyler ve senden kimseye açmamanı
isterse, sakın onu açığa vurma. Aksini yaparsan, tövben
kabul olmaz; öyle olunca da, son durağın cehennem ateşi
olur.
Ey Kumeyl,
Resulullah
salla’llahu aleyhi ve alih’in
Ehl-i Beyt'inin
sırrını başkalarına açmak, tahammül edilecek şey
değildir; açan kimsenin tövbesi kabul olmaz; sana
söylediklerimi yakin ehli Müminden başkasına açma.
Ey Kumeyl,
her zorlukla karşılaştığında: "La havle ve la kuvvete
illa billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak
Allah'tandır) dersen, zorlukta (sana) yeter. Her nimete
ulaştığında: "Elhamdulillah" de, rızkın daha da
artar. Rızkın gecikirse, Allah'tan mağfiret dile ki
bolluğa çıkasın.
Ey Kumeyl,
bizim velayetimizle mal ve evladını Şeytan'ın
ortaklığından kurtar.
Ey Kumeyl,
(iman vardır, gönüllerde) yerleşmiştir; (iman da vardır,
gönüllere) eğreti konar. Sakın (imanı) eğreti olanlardan
olma. (İmanı) yerleşmişlerden olmak istersen, buna
ancak, seni saptırmayacak ve yoldan çıkarmayacak ana
caddeden (Ehl-i Beyt'in
velayetinden) ayrılmadığın takdirde ulaşırsın.
Ey Kumeyl,
hiç bir farzın ruhsatı olmadığı gibi, hiç bir sünnetin
de şiddeti yoktur. ( Yapılması sıkı tutulmamıştır.)
Ey Kumeyl,
(şunu bil ki her zaman) günahların iyiliklerinden,
gafletin zikrinden ve Allah'ın sana verdiği nimetler,
yaptığın amellerden daha çoktur.
Ey Kumeyl,
sürekli olarak Allah'ın verdiği nimet ve afiyetten
yararlanmaktasın; o halde sen de sürekli O’nun hamd-ü
senâsı, tesbih ve takdisi, şükrü ve zikriyle meşgul ol.
Ey Kumeyl,
Allah'ın: "... Allah'ı unutmuşlar da O da,
kendilerini unutturmuştur onlara" deyip "İşte
onlar fasıkların ta kendileridir." diye
fasık olarak nitelediği kimselerden olma sakın.
Ey Kumeyl,
(sırf) namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen önemli
değildir; (asıl) önemli olan, namazını (ve diğer
amellerini) temiz bir kalple Allah'ın râzı olduğu bir
şekilde ve tam bir huşu içinde yerine getirmendir.
Nerede ve neyin üzerinde namaz kıldığına dikkat et;
bunları doğru ve helâl yoldan elde etmiş olmazsan, kabul
olmayacaktır.
Ey Kumeyl,
kalpte olan dile dökülür; kalp de aldığı gıdayla hayat
kazanır; kalbine ve bedenine verdiğin yiyeceğe dikkat
et; helâl olmazsa Allah, tesbih ve şükrünü kabul etmez.
Ey Kumeyl,
şunu bil ve anla ki, biz, halkın emanetini vermemek
hususunda kimseye izin vermemişiz; kim böyle bir izni
benden nakletmişse, bâtıl ve yalan söylemiştir ve
yalanının cezâsı, cehennem ateşidir. Andolsun ki
Resulullah
salla’llahu aleyhi ve alih vefâtından az önce bana
üç kere şöyle buyurdu: "Ya Ebe'l
Hasan, emaneti
sahibine teslim et, ister iyi adam olsun, ister fâcir;
emanet ister büyük olsun, ister küçük, hatta iplik ve
iğne bile olsa.
Ey Kumeyl,
cihat ancak âdil imâmla câizdir ve ganimet ancak
faziletli imâmla helâl olur.
Ey Kumeyl,
eğer (Allah tarafından) peygamber gönderilmeseydi, fakat
yeryüzünde takvâlı bir Mümin bulunup da (peygamberlerin
vazifesini yüklenerek halkı) Allah'a dâvet etseydi,
sence bu işinde haklı mıydı, yoksa haksız mı? Vallahi,
Allah onu bu işe tayin edip ve onu lâyık kılmadıkça
haksızdır.
Ey Kumeyl,
din Allah'ındır; onun başına resul, nebi yahut vâsiden
(Allah'ın tayin ettiği halifeden) başka kimsenin
geçmesine izin vermez.
Ey Kumeyl,
(rehberlik makâmı) sadece, nübüvvet, risâlet ve
imâmetle sınırlıdır; geriye kalan ya tâbi olup
izleyenlerdir, yahut da sapık ve bid'at ehli
olanlardır. "Allah ancak takvalılardan (iyi
amellerini) kabul eder."
Ey Kumeyl,
Allah; Kerim, Halim (cezâ vermede acele etmeyen), Azim
ve Rahim'dir. O, ahlâkını bize tanıtmış, onlarla
sıfatlanmayı ve halkı da aynı yöne sevketmeyi
emretmiştir bize. Biz de bu vazifeyi hiç karşı
gelmeksizin yerine getirdik, hiç bir nifâk göstermeden
icra ettik, yalanlamadan tasdik ettik ve şüphe etmeden
kabullendik.
Ey Kumeyl,
ne itâat edilmek için dalkavukluk yaparım, ne sözümden
çıkmasınlar diye (boş) vaadlerde bulunurum, ne de bana
Emir-ül Müminin
desinler diye göçebelerin vereceği yemeğe rağbet
ederim.
Ey Kumeyl,
(mal, makâm vb.) bir şeyi elde eden, fâni bir dünyayı
elde etmiştir. Biz ise, ebedî ve bâki bir âhireti elde
ettik.
Ya Kumeyl,
herkes âhirete doğru hareket etmekte; bizim âhirette
rağbet ettiğimiz şey, Allah'ın rızası ve muttakilere
vereceği cennetin yüksek dereceleridir.
Ey Kumeyl,
yeri cennet olmayan kimseyi, elemli bir azâp ve sürekli
bir zilletle müjdele!
Ey Kumeyl,
ben her durumda Allah'a, verdiği tevfik ten dolayı
hamd ediyorum. Şimdi istersen, kalk (git) artık.