ÇÖMLEK HESABI
Ramazan
günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine
her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş
doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz
oğlu, muziplik olsun diye.
Bir
zaman sonra arkadaşları: "Bugün Ramazan'ın
kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da:
"Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin."
der ve evinin yolunu tutar.
Çömleği
boşaltır; bir sayar, iki sayar... Taşların
yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın
bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca.
"Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırk beşi"
der.
Hoca'nın
bu cevabına gülüşürler arkadaşları.
Aralarından biri:
"Aman
Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın
kırk beşi olur mu?" diye itiraz eder.
Hoca,
biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle:
"Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek
hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın
yüz yirmi beşi!"der.
PARAYA VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR
Bir gün
Nasrettin Hoca pazara giderken çocuklar
etrafını almışlar. Hepsi birer düdük
ısmarlamış, ama para veren olmamış.
Hoca
çocukların tümüne olumlu cevap vermiş:
- Peki,
olur...
Çocuklardan yalnız biri, elinde para olduğu
halde, Hoca'ya şunları söylemiş:
- Şu
parayla bana bir düdük getirir misin ?
Hoca
akşama doğru pazardan dönmüş. Yolunu
bekleyen çocuklar hemen
Hoca'nın
etrafını sararak düdüklerini istemişler.
Nasrettin Hoca, cebinden bir düdük çıkarıp
kendisine para veren çocuğa uzatmış.
Ötekileri bağırmaya başlamışlar:
- Ya
bizim düdükler nerede ?
Hoca'nın
cevabı kısa ve anlamlı olmuş:
- Parayı
veren düdüğü çalar.
EŞEK BİLİYOR
Bir gün
Nasrettin Hoca
eşeğine binmiş, yola çıkmış, Eşeğe haydi deh
der onu hızlandırır. Eşek güçlü ve inatçıdır.
Hızla koşmaya başlar. Hoca eşeğin üzerinde,
ama eşeğe hakim olamıyor. Bu durumu gören
bir dostu hocaya, "Hocam nereye böyle?" der.
Hoca hızla giden eşeğin üzerinden çaresizlik
işareti yaparak "Eşek biliyor. Eşek biliyor"
der.
KAVUK
Bir gün
bir adam, elinde mektup
Der ki,
Hoca'yı tutup :
"Hocam,
zahmet ya sana,
Şu
mektubu bana bir okusana."
Mektup
baştan sona kadar Arapça
Şöyle
bir iki evirir çevirir:
Sökemez;
çaresiz, geri verir.
Der ki:
"Başkasına okut bunu sen."
Adam
şaşırır : "Niçin ?"
"Türkçe
değil bu mektup okuyamam."
Yine
anlayamaz adam.
Hocanın
okuması yok zanneder:
"Ayıp
Hoca, ayıp!"der.
"Benden
utanmıyorsan şundan utan!
Şu
başındaki koca kavuğundan."
Hoca
kavuğu çıkartıp uzatır.
Sonra: "-Mademki"der,
"iş kavuktadır;
Haydi
giy de şunu,
Kendin
oku bakalım mektubunu."
TEZ
Temel
cinayetten yargılanıyor ama suçsuzum" diyor
başka birşey
demiyormuş...
Hakim:
- Ama bu
cinayeti işlerken seni gören bir şahit var,
ya ona ne diyeceksin? demiş.
Temel
sinirlenmiş:
-
Görmeyen de bir sürü insan var, onlara ne
diyeceksiniz?
DERT
ETMEZ
Temel
bir köşkte ahçı olarak çalışmaktadır. Evin
sahibi Temel'e çıkışarak:
- Ben
seni bu sabah kovmadım mı? diye sormuş.
Temel:
-
Biliyorum... Kovmuştunuz...
- Peki
mutfakta ne arıyorsun?
- Sizi
affettiğim için yeniden işe başladım...
NAFAKA
Temel
ile Fadime'nin boşanma davası görülüyordu.
Hakim :
- Karın
Fadimeye'ye ayda 30 milyon nafaka bağladım.
Temel :
- Hay
Allah razı olsun hacim bey... Fadime ara
sıra bana da verir.
PERHİZ
Oflu
Hasan lokontaya gider, üstü biberli bir kuru
fasülye sipariş verir. Arkadaşları hep bir
ağızdan bağırırlar.
- Ola,
doktor sağa acılı yeme demedu mu ?
Oflu
Hasan bir taraftan acılı fasülyeye kaşık
sallarken:
-
Havularun düşündüğü şeye bak. Toktor penu
nasi görecek?
İLK
HATA
Temel'e
çalıştığı yerde ilk ay maaşını fazla
vermişler. İkinci ay ise eksik. Hemen gitmiş
hata var demiş.
Haklısın
ama sana ilk ay fazla verdiğimizde neden
itiraz etmedin?
Temel
cevap vermiş:
- O ilk
hataydı onu affettum.
TAKVİM
Temel
Cemal'e bugün ayun kaçi diye sormuş.
Cemal:
Okuduğun kazeteye bak demiş.
-
Pakayurum ama pu tünkü gazete....
TEMEL
ASKERDE
Komutan
Sorar:
Söyle
bakalım Temel. Cephanelik önünde nöbet
tutuyorsun, birden cephanelik infilak etti,
ne yaparsın ?
-
Herkesin duyması için havaya pi el ateş
ederum....
Hazırlayan:
Mustafa ÖZTÜRK -Türk
ve Türk Kültürü Öğretmeni
KÖTÜ
HABER
Spiker
haber veriyordu:
- Sayın
seyirciler.... Şu anda aldığımız bir habere
göre, Karadeniz'de 3 kişilik bir eğitim
uçağı mezarlığa düştü. Olay yerinde Temel
Bey'in başkanlığında girişilen kurtarma
çalışmalarında 3 ceset çıkarıldı.
Başkan
Temel Bey'in ise olay hakkında ilk
açıklamaları şöyle:
- Ölü
sayısının artmasından endişe edeyuruz.
AYAKKABI
Temel,
oğluna yeni ayakkabı almış ama, oğlu
giymemiş.
Meraklanan Temel oğluna sormuş,
-
Ayakkabını niye giymeyusun da...?
- Beş
altı gün giymeyeceğum.
- O niye
dur?
- Saticu
ne dedu. 5-6 gün sıkar demedu mu?
PLAKA
Dursun
koştura koştura kahvehaneye girer ve büyük
bir telaş içinde Temel'e bağırır:
- Ula
Temel, koş!
Senin
arabanu çalayular! Yetiş!
Temel
hemen yerinden fırlar ve arabasını
kurtarmaya gider.
Aradan
üç beş dakika geçmeden de kahveye geri gelir.
Gayet
rahattır ve telaşlı değildir. Kahvede
oturanlar sakin sakin sorarlar.
- Ne
oldi Temel? Kurtardun mi? Arabanu.
Temel:
- Yok
yahu, yakalayamadum. Kaçtular. Ama merak
etmeyin, plakayı aldum.
GECELİGUMU ALDUM
Temel,
Cemal'e misafirliğe gitmiştir. Gece sağanak
halde yağmur başlayınca Cemal konukseverlik
göstermiştir.
-Ula
Temel, çok yağmur yagıyor, eve çitme purada
kal.
Temel
kabul eder, ama biraz sonra ortadan kaybolur.
Aradan
epeyce zaman geçtikten sonra, kapı çalar,
bakarlar kapıda sırılsıklam bir biçimde
Temel....
Cemal
çıkışır.
-Ula
neredesun, merak ettuk senu?
- Eve
kadar gittum, geceleğumu aldum da....
TERMOS
Temel
karısına yeni aldığı termosu anlatıyordu:
- Bu
nesne gerçekten de olağanüstü. Yazın ayranı
sekiz saat süreyle buz gibi soğuk muhafaza
ediyor. Kışın da çayı sekiz saat süreyle
kaynar halde tutuyor.
- Pekala,
dedi karısı:
- Bunun
neresi olağanüstü?
- Bu
termos ne zaman kış, ne zaman yaz olduğunu
nereden biliyor?
PU
İŞTE YOKUM
Temel
gazetedeki "Yeni kurulan şirkete 30 yaşını
aşmamış askerliğini yapmış, İngilizce bilen
muhasebeci aranıyor" ilanını okuyunca hemen
başvurusunu yapmış.
Şirket
yöneticileri sormuş:
- Kaç
yaşındasın?
-
Otuzbeş
-
Askerliğini yaptın mı ?
-
Bakayayum.
-
İngilizce bilir misiniz ?
-
Pilmişluğum yoktur.
-
Muhasebeden anlarmısın ?
-
Annamam.
- Peki
neden geldin ?
- Ha
pilesunuz, pen bu işte yokum diye haber
vereyum dedum....
İŞLER
GERİ KALMASIN
Ağaçlandırma kampanyasının sürüp gittiği
günlerde Temel ve arkadaşları kampanyaya
destek vermeye karar vermişler. Yine bir gün
Temel ve arkadaşları çukur açıyorlarmış.
Bir grup
da çukurları kapatıyormuş. Neden böyle
yaptıklarını soranlara Temel cevap vermiş.
- Bir
grup daha varidu, onlar da fidanları
dikiyordu. Bugün çelmedular. Piz de pizum iş
ceri galmasun diye haburda çalışıyoruz.
ORMAN
MANZARASI
Temel
ile Dursun ormanda yürüyorlar. Bir ara Temel
Dursun'a seslenir.
- Ula
Dursun ormanın güzelluğuna pak.
Dursun:
- Ula
ağaçlardan pirşey cöremeyurum ki. |